Her birimiz bir şekilde kendi içimizde çığlık atıyoruz. Bazen o çığlık öylesine büyür ki, kendini belli etmeye başlar; bazen de o kadar sessizdir ki, kendimiz bile duyamayız. Ama hep vardır, o içsel bağırış. Kimse duymasa da, kimse anlamasa da... Bir şekilde bizi başka bir yere çeker.

Görünmeyen acılar, kelimelere dökülemeyen duygular her zaman etrafımızda. Çoğu zaman, “iyi misin?” sorusunun cevabında gizlidir. Bazen hep “iyiyim” deriz, belki başkalarına yansıtmamak için, belki de gerçekten kimseye anlatmak istemediğimiz için. Ama içimizde bir yerlerde, o “iyi” olmayan, anlatılmayan, yüzümüze yansıyamayan acı durur. Ve bu acı, bir sessiz çığlığa dönüşür.

Birçok insan, dışarıdan bakıldığında mutlu gibi görünür. İşleri yolundadır, dostları vardır, belki de gülüşleriyle dünyayı aydınlatıyordur. Ama her bir gülüşün arkasında, her bir başarının gölgesinde bir şeyler kaybolur. O kaybolan şey, çoğu zaman kendimizdir. İnsanlar, yüzeyde ne kadar “iyi” görünürse görünsün, içlerinde bir yerlerde çözülemeyen bir karmaşa olabilir. Ve bu karmaşa, sessiz bir çığlığa dönüşür. Kimse duymaz, kimse anlamaz ama hep vardır.

Sessiz çığlıklar, aslında kimseye gösteremediğimiz bir yaradır. Dışarıdan bakıldığında, belki de her şeyin yolunda olduğunu düşünürsünüz. Ama insanın içinde çok şey olabilir, tam da o zamanlarda. Bir kayıp, bir yalnızlık, bir umutsuzluk. Bunlar, hayatın bir parçası olarak hepimizin içinde bir şekilde var. Ne kadar maskeler taksak da, ne kadar gülümsemeye çalışsak da, o sessiz çığlıklar hep oradadır. Yavaşça, içimizde büyürler.

Kimseye söyleyemediğimiz acılar, bazen kelimelere dökülemeyen korkular... İşte tam o anlarda, gerçekten yalnız hissedebiliriz. Ama belki de bu yalnızlık, en çok başkalarına açılmadığımızda derinleşir. Bazen birinin bizi anlaması, dinlemesi, sadece var olması bile o çığlıkların bir nebze olsun rahatlamasına yardımcı olabilir. Çünkü bu sessiz çığlıkları hepimizin duyabileceği bir dil yok; o dil, bazen sadece gözlerimizin içine bakarak, bazen de sessizce yanımızda durarak anlaşılabilir.

Herkesin kendi iç çığlıkları var. Belki bu çığlıkları susturmanın yolu, ilk önce onları kabul etmekten geçiyor. Kendimizi dinlemek, kendimize saygı duymak, o içsel sesleri duymak ve belki de biraz daha cesur olmak... Çünkü içimizdeki sessiz çığlıkları kimse duymasa da, biz onlarla barıştığımızda, daha özgür hissedebiliriz.