Öncelikle ṣunu söyleyeyim, bu barıṣ süreci baṣtan beri yanlı ilerliyor, ama ilerliyor. Bu süreci doğru iṣletecek güce ve etkiye sahip değiliz. Sadece sağ, solcuları ezmedi, bitirmedi, saf dıṣına atmadı, bunu Ecevit'in DSP'si de yaptı, bunu Baykal' ın, Kılıçdaroğlu' nun CHP’' si de yaptı. Burada, sadece öneride bulunma, yanlıṣları gösteme hakkını kulanabiliriz, bizde bunu yapalım.

Neresi yanlıṣ diye bir soru gelebilir.

‘’Her yeri yanlıṣ, tutulacak, iyi denecek, ’bundan halklar faydalanacak’’ diyeceğimiz bir nokta bile yok.

Konumuz bu değil, biz CHP’ nin aldığı "İmralıya gitmeme" kararına dõnelim, bakalım.

CHP tarihi bir yanlıṣlık daha yaptı, Kürt halkını AKP' ye, MHP' ye toptan gönderdi.

CHP içerisinde iki eğilimin mūcadelesi 12 Eylül’den bu güne kadar devam ediyor. Demokratlar, sosyal demokratlarla, sağcı muhafazakarlar (bunlara beyaz Tūrkler de diyebiliriz) ve tarikat yanlılarıyla.

CHP' ye ṣu an egemen olan da bu kesin.

Sağcılar kazandı, demokratlar kaybetti.

Keṣke kaybetme bununla sınırlı olsaydı, bu sürecin yürümesinden yana olanları da kaybetti, cumhur ittifakı kazandı, güçlendi.

Böylesi bir sürece duygularla yaklaṣılmaz, nefret, öfke, düṣmanlık ve milliyetçilikle çözülemez.

Madem ki komisyona girdin -ki ben bu komisyonda olmasını istememiṣtim, çünkü bu sūreç halkların lehine iṣleyen bir süreç değildi. Bir yandan barıṣ diyor cumhur ittifakı ama öte yandan siyasi ṣiddetini artırıyor, demokratik taleplerle sokağa çıkanlar coplanıp, tutuklanıyor, halk zamlarla yoksullaṣtırılıyor, yeni baskı yasaları yasallaṣıyor- o halde gereğini yapacaksın.

Gereği ne?

Gereği ṣu:

Gidilecek, muhatap dinlenecek?

‘’Ben gitmem, ben düṣmanla masaya oturmam’’ demek siyasi seviyesizliktir.

Türkiye ve öncesinde Osmanlı sayısız savaṣlar sonucunda barıṣ için masaya oturdu.

Kimle oturdu, savaṣtıklarının temsilcisiyle, yani düṣman temsilcisiyle.

Tarafların ṣunu deme hakkı var mı? ‘’Bu ṣahıs olursa masaya oturmam. Barıṣ hemen orada bozulur.’’

Mahallenizde iki insan kavga ediyor. Kavga edenler bir araya gelir, sözler verilir, el sıkıṣır.

İki köy kavga eder, ölenler, yaralanlar olur. Düṣmandırlar birbirlerine, ama bakarlar bu böyle gitmiyor, barıṣ isterler.

Kim barıṣ yapacak? İki köyü bir masa etrafinda toplayamazsın. İleri gelenlerden (muhataplardan) iki üç kiṣi seçilir, barıṣ yetkisi verilerek gönderilir.

CHP'nin görüṣmem dediği kim?

40 yıldır savaṣtığın tarafın birinci muhatabı; Öcalan.

PKK diyor ki, ‘’Bu sorun onunla çözülür, o kiṣi bu sürecin baṣtan sona muhatabı ve örgütün kurucusu.’’

Yok, ben onunla görüșmem?

Kiminle masaya oturacaksin?

Duran Kalkan'la mı? Cemil Bayık'la mı? Murat Karayılan'la mı? Mustafa Karasu'yla mı?

Kimle?

Bu isimlerin Abdullah Öcalan' dan farkı var mı? Bu isimler de PKK’nın etkili, en güçü isimleri.

Masaya oturulmadan bir sürecin ilerleme ṣansı var mı?

Yok!

CHP bunu bilmiyor mu?

Çok iyi biliyor.

O halde CHP ne yapmak istiyor?

Erdoğan' ı yine iktidarda tutmak mı?

Bu hamlenin baṣka nasıl açıklaması olabilir?

Mehmet Ali Birand bir söyleṣisinde ṣöyle demiṣti:

"Kürt sorununu çözse çözse Erdoğan çözer."

Toplumu iyi analiz eden biridir Birand.

Bunu derken haklıydı. Toplumun neredeyse yüzde 95’i milliyetçileṣmiṣ. CHP'nin bu süreci baṣlatması, ağzına alması bile olanaksız. O an iç savaṣ çıkardı.

CHP iktidardan indirilir, lider kadroları linç edilirdi.

Bunu bilen sistemin idologları süreci en milliyetçi partiyle baṣlattılar. Ṣu așamada baṣka türlü olmazdı.

AKP istemiyormuṣ gibi görünse de aslında MHP kadar istiyor. Akp, bir de bu süreci seçimlere kadar yaymak istiyor. Böylece hem DEM' i yanında tutmuṣ olacak, muhalif saflardan çıkaracak, hem Kürtlerin oyunu alacak.

CHP bu tarihi hatasını nasıl telafi edecek, edebilecek mi? Ya da CHP, bu hatasını telafi etmek isteyecek mi?

CHP bu sürecin öznesi olmak istiyorsa, cumhuriyeti korumak istiyorsa, demokrasi istiyorsa, tek adam rejimini istemiyorsa, parlamenter sistem diyorsa acilen parti içindeki sağ eğilimlerden, tarikatçılardan kurtulacak, ötesi bir yenilgi daha.

Demokrasi, laiklik, cumhuriyet kaybedecek.

Barıṣ korkarak elde edilemez, daha fazla cesaret gerektirir.