Türkiye çalkalanıyor.
İnsani duyarlılık ısınıyor, yerleşen kimi değerler sorgulanmaya başladı.
Evet, Topuklu efenin döndülüğünü sıradan bir döndülükolarak algılamadı toplum, adeta bir infial yarattı.
Bu döndülük siyasal tarihimize geçecek, hep bu örnekle açıklanacak ihanetler.
Herkesi derinden etkiledi, bir kesimi de tabii ki sevindirdi.
Aslında toplum olarak asla döndüleri/ ihanetçileri sevmeyiz, bunları bırakın kapımızdan içeri sokmayı, görünce yönümüzü döneriz, ama iş siyaset olunca biraz değişiyor ama içten değişmiyor; sevinenler de sadece siyaseten seviniyor, güven temelinde sevinme değil bu, çünkü bu sevinenler de biliyor ki çıkar var bu işte, inanç yok; inançlı olmayan dönmeye kimse güvenmez, kuşkuyla bakar, hatta seviyorlar gibi görünseler de kalpten sevmezler, ağızlarıyla kuş tutsalar yanlarında beşkuruşluk değerleri olmaz.
Siyaseten dedik, çünkü siyaseten öne geçme hissi verdi, zafer gibi...
Bu döndüye herkesin bir sözü oldu, çekinmeden de söylüyor, sosyal medyada paylaşıyor.
Söylenenlerin hepsi sonuna kadar doğru şeyler.
Ve üzerinde en çok durulan da siyasi ahlak kavramı; etiklikten uzak deniliyor.
Doğru ama eksik.
Bakın çağımız da iki ahlak türü var:
Birincisi, insani ahlak.
İkincisi, kapitalist ahlak.
Hepsi, bu iki tür ahlak üzerinde yürür.
İnsan olan döndü olmaz, dürüst olur, güvenilir olur, çıkarcı olmaz, insanı satmaz... daha bir sürü şey sayabiliriz.
Kapitalist ahlak ise insani ahlakın tam zıttıdır. Tüm güzel değerleri reddeder, merkezine parayı, yani çıkarını koyar, egoisttir.
Halkımız boşa bu aforizmayı üretmedi:
"Paranın satın alamayacağı hiçbir şey yok."
Halkımız bunu derken tabii ki genelleme yapıyor, her insanı kastetmiyor, onurlu insanları tenzih ederek söylüyor.
Para için anasını bile satar.
Anasını satan dünden kendini satar.
Bireysel çıkar mı, toplumsal çıkar mı, sorusuna insani ahlak derki, toplumsal çıkar, bilir ki toplumsal çıkarda kendisi de vardır, bireysel çıkarda toplum yoktur, kapitalist zihniyet vardır, en tehlikelisi de budur.
Bu yozlaşmayı, bu çürümeyi getirir.
Bugün geldiğimiz nokta da bu.
Başta infial demiştim, ormanlarımızın üçte ikisi neredeyse yandı, söndürürken insanlarımız da yandı, bu döndününyarattığı infiali yaratmadı.
Açların oranı acayip arttı, işsizlik arttı, madenler uğruna doğamız bozuldu, sularımız kirlendi, yine bu döndü kadar infial yaratmadı, yaratmıyor.
Demek ki toplumsal bozulma bunların üzerinde olan bir şey, nitekim de bu doğru, çünkü bu infiallerin tek sorumlusu insan, insan düzelmezse siyasette düzelmeyecek, yangınlar sürecek, işsizlik artacak, açlıktan salgınlar yayılacak, ölümlerin önüne geçilemeyecek.
Bu döndü bize bozulmayı acıta acıta gözümüze soktu.
Şimdi insanı büyütme zamanı dedirtiyor, kapitalizmden arınmış insan, yeni insan, yeni insan kuşağı...