Uyuşturucuyla mücadele veriliyordu, aklı uyuşturan inanışlar göz ardı edilerek. Hiç ihtiyaç duymadı bana, kalkamadı kalkmak isterken ayağa. Hava da polen vardı. Söz de halkları özgürleştirecekti emperyal güçler, böyle kandırılıyorduk. Beni sevmemesine rağmen aynı ortamdan çıkmıyordu. Zarafetle taşıdı yürüyüşçüler aforizmalarımı dövizlerde. Herkes benim gibiydi göz önüne çıkıncaya kadar, ben herkes gibi olmamalıydım. Hazırlık yapıldı, mehter takımı kuruldu enstrümansız. Okumuyorsa sevdiklerim kitaplarımı, o da sizi anlamıyordur. Ben yalnız değildim, yalnız olan Netanyahu'ydu. O da iltica etti bana. Bulundu fotoğrafım, anılarım izleniyor. Enteresan bir döngü içindeydi, geleceğe özlem duyuyordu. Öyle bir sev ki beni, senin izinden yürüyen dozunu artırarak daha çok sevsin beni. Kitaplar basılıyor, aranıyor suç örgütleri. Suça bir notta sen düş. Okuyun, değsin öykülerime aklınız, o esna da kişneyecektir tutsaklığınız. Hazineydim, herkes görüyordu bunu. Tezada düşmüyordu her an artı ile eksi. İçinden diktalığı çıkartarak kurulmalı halkın yönetimi. Geçiyordun hızlı göz önünden. Önce aklına geliyorum, sonra kesinlikle gitmiyorsun evimden. İşte bunu yapmalı had bilmezlere, bildirmeli haddini. Yutmamalı dili, kaldırmalı eli. Ne sokak canlarını sevene kötü densin, ne iş arkadaşıyla küs olana iyi. Öleceğini bilmiyormuş gibi, öğrenince öleceğini korktu. Sevgiyle savaş başlatıldı. El tutanın eli, konuşanın dili kesiliyordu, açılmak ise ceza kapsamındaydı. Yaşadıklarımdan ne mi öğrendim: Hiçbir şey. Çokça şımarttığım aşık gibi oluyordu, zilime basıp kaçmayan. En güzel şeymiṣsin sosyalizm, insanı devrime koşullandıran. Koşuyordu saldığım gelincikler arasında. Hadi gayri bugün bol gül.