"Onun gölgesine kazın çukurumu, çünkü beni en güzel o çeker," diye başladı vasiyetini yazmaya. O bendim, çeken de...
İlmi bu devirde bulmak kolay mı?
Nerede görsem kendimi düşüyordum peşine.
Sevmezdim kimseyi lüzumsuz. Gözlerimle öyküler yazıyordum.
Bir gün hiç karşılaşmayacağız, ama şimdilik bu azcık uzakta.
O varken tamım, oysa ne eksikmişim.
Olmadık şeyler yolunda gidiyordu yanımdayken.
Günün her saatinde bekliyordum, gelecek!
Önce bana gülümserdi, ama benden öncede kendine. İkimize iyi gelmiyordu gülüvermemesi.
Her şey o derece eğlenceliydi ki sen sendeyken, eksik olan bendim.
Anlıyoruz taştan kalp olamayacağını. Sarı güneşte sarı açar otlar, turunçlar da sarılır direniş.
Hak yerini bulacak diye bana emanet etmişti geleceğini.
Her gözlerime baktığımda onu bulmam bundandı.
Sevdiği kadar vardım. Galiba üzerimde yaptığı güvenin provası değildi.
Bense her uyumadan önce saçlarıyla sevgimi parıldatıyordum.
Bilmediği çocukluğunu anlatınca biri, huysuzca söylenmeleri artıyordu.
Zamanı varken de unutmazdı beni. Bense ona dalınca yer kürede yaşanan zalimliği unutuyordum.
Onda tutulduğum süre içerisinde ağrılarımı kolay atlatıyordum.
Oysa ki bu yarışmalardı insanı tanınmaz yapan.
Ben var ya ben, bir de onun sevmesini sevdim.
Terk etse de yalnızlık beni, o yapmazdı bunu bana.
O bana düşman değildi, ona hayran olan bendim.
Yeryüzünden notlara ihtiyacı vardı insanın, alın yazısına takılacak.
İnsan sevmeye kendinden başlamalı.
Yazınca herkes anlıyor.
Ne diyor henüz yazılmamış şarkın: İnsen bağlara, kolay çıkarsın dağlara. Lakin unutacaksan beni çıkarma kitaplarımdan; unutulursam kim anlatır çocukluğunu?