Zaman kavramının olmadığı yerlerde zaman, her zamandır. Her şeyle çağdaş, fakat hiçbir şeyle de zamandaş ol(a)mayan o mutlak ve mecburi zamanda...
Olan olmuş ise, olacak olan da yoktu zaten bu sebeple, geriye de yalnızca 'oluş' kalıyor idi...
Her şeyin bir anda ve bir arada oluyor olma olasılığı 'vakitsiz bir sonbahara' yakalanan güzel insanların bahtsızlığı mıdır acaba?
Doğru olan, zamanın acımasız ve zalim olduğu dur.
Zamansız bir alem var mıdır?
Gidenlerin türkülerini söylüyorsak eğer, vardır kanaatimce...
Zamanlı ve zamansız alemler arasında bir kapının yarı açık durduğuna inanmışımdır hep...
Güzelliği ve dahi çirkinliği var eden de yok eden de zamandır, elbette. Yeryüzünde, gökyüzünde sonsuz mutluluk kelimelerinin bir karşılığı yoktur.
Yalan sayılmaz esasında 'aşkın ' en büyük düşmanının 'zaman' olduğu...
İç zamanımız ile dış zamanımız tüm insanlığı kuşatmıştır aslında; kimse bilmez- bilmez kimse... Ruhumuzun yanması bazen bedenimizin yanmasından daha fazla acı verir.
Şair ve yazar Gülten Akın'ın dizelerinde anlattığı gibi, " Yol olmuştur, her yiğidin yandığı/ bana bu ataştan, çokça pay düştü"