Yazmak da konuşmak gibi. Dilin çözülmesini bekliyor. Kelimelere çevrilemeyen anlamın kördüğümünde yürek açık, zihin kapalı. Bana da gizemi değil öyküsü kaldı.

Kelimeler duruma yetmiyor ise, durum insanların içinde kalıyor, yetebiliyor ise EDEBİYAT oluyor.

Sözün kutsallığı söylediği ile sınırlı mı? Zaten hangi kelimenin hedefe ulaştırdığı, bir ömür taşıması için sırtına yüklenen mânâymış ki aceb?

Kelime gemilerini cümle denizine ulaştırmaya, Suskunluk limanlarına yanaştırmaya sıra gelince, kağıttan yelkenler yırtılıp dağılmaya başlıyor; neylersin?

Kalemde mürekkep bitince, kan damlamaya başlıyor, neylersin?

Ruhum tenimi yırtıp da çıkacak gibi olduğunda yani öyle zamanlarda " yazıyla da olmuyor. Yazısız da olmuyor; Neylersin?