Türkiye’nin coğrafyası, yangın için adeta bir davetiye. Akdeniz ve Ege’de yazın sıcaklık 40 dereceyi buluyor, nem yerlerde, bir de rüzgâr eserse yangın bir anda kontrolden çıkıyor. Dağlık, engebeli araziler de cabası; itfaiye aracı her yere ulaşamıyor. Üstelik yangınların çoğu insan kaynaklı: Piknik ateşi, sigara izmariti, anız yakma… Ama yıldırım gibi doğal nedenler de var tabii. Bu yüzden yangınla mücadelede hem önlem almalı hem de yangın sonrası toparlanmayı iyi planlamalıyız.

Yangınla Mücadelede Ne Yapmalı?

Yangınla baş etmek için üç aşamada düşünelim: Önce yangını önlemek, yangın çıkarsa hızlıca söndürmek ve sonrasında ormanı eski haline getirmek.

1. Yangını Önlemek

  • Riskli Bölgeleri Tespit Etmek: Akdeniz ve Ege’deki çam ormanları yangına çok yatkın. Buralarda orman içindeki otları, kuru dalları temizleyip “yangın koridorları” açmak lazım. Yani, yangının sıçrayamayacağı boş alanlar oluşturmalıyız.
  • Tampon Bölgeler: Ormanla köy ya da şehir arasında yangına dayanıklı ağaçlardan bariyerler kuralım. Mesela, meşe ya da defne gibi ağaçlar yangını yavaşlatır, yerleşim yerlerini korur.
  • Halkı Bilinçlendirme: Piknik yapanlara, köylülere, “Aman ateş yakmayın, izmarit atmayın!” diye anlatmalıyız. Okullarda, köy kahvelerinde, sosyal medyada kampanyalar yapalım. İnsanlar bilinçlenirse yangınların çoğu başlamadan biter.
  • Teknoloji Kullanımı: Drone’lar, uydular, yangın sensörleri… Teknolojiyi devreye sokup yangını daha başlamadan yakalayabiliriz. Ormanlara su havuzları koyalım ki helikopterler hemen su çekip müdahale edebilsin.
  • Kurumlar El Ele: Orman Genel Müdürlüğü, itfaiye, AFAD bir olup düzenli tatbikat yapmalı. Herkes ne yapacağını bilirse kaos azalır.

2. Yangın Çıktığında

  • Hızlı Müdahale: Yangın başlar başlamaz helikopterler, uçaklar devreye girmeli. 2021’deki yangınlarda gördük, geç kalınınca yangın büyüyor. Türk Hava Kurumu’nun uçakları hazır olmalı, bakım işleri aksatılmamalı.
  • Tahliye Planı: Köylerde, orman kenarındaki mahallelerde tahliye planları hazır olmalı. İnsanlar panikle ne yapacağını şaşırmamalı.
  • Eğitimli Ekip: Yangın söndürme ekipleri hem daha çok olmalı hem de daha iyi eğitilmeli. Dağlık arazilerde karadan ulaşmak zor, o yüzden havadan müdahale kilit önemde.

3. Yangından Sonra

  • Doğayı Dinlendirelim: Yanan alanlarda hemen ağaç dikmeye koşmayalım. Bazı ormanlar kendi kendine toparlanabilir. Önce doğanın nabzını tutalım.
  • Erozyonu Durdurmak: Yanan yerlerde toprak kayması riski artar. Hızlıca ot, çalı gibi toprak tutan bitkiler dikelim, samanla toprağı sabitleyelim.
  • Herkes El Atsın: Köylüler, dernekler, gönüllüler… Yangından sonra ağaç dikme kampanyaları düzenleyelim. Ama bilinçli dikelim, yoksa yanlış ağaç yanlış yere gider, fayda yerine zarar verir.

Hangi Ağaçları Dikelim?

Türkiye’de her bölgenin iklimi, toprağı farklı. O yüzden “Hadi çam dikelim, bitsin!” demek olmaz. Yangına dayanıklı, o bölgeye uygun ağaçlar seçmeliyiz. İşte birkaç öneri:

  • Meşe: Kalın kabuğuyla yangına karşı tam bir savaşçı. Yangından sonra köklerinden tekrar filizleniyor. Akdeniz ve Ege’ye çok yakışır.
  • Kayın: Nemli yapısıyla yangını zor tutar. Karadeniz’in serin, nemli havasında harika olur.
  • Defne: Yaprakları nemli, yangına karşı dirençli. Ege ve Akdeniz’de hem doğaya hem ekonomiye katkı sağlar, çünkü defne yaprağı satılıyor.
  • Kestane: Hem yangına dayanıklı hem de köylülere gelir getirir. Marmara ve Karadeniz’de dikilebilir.
  • Zeytin: Akdeniz’in simgesi! Yangına karşı dirençli, üstelik meyvesiyle ekonomiye de destek olur.

Ama şunu unutmayalım: Tek bir türle orman olmaz. Çam, meşe, defne, zeytin karışık dikelim ki hem yangın riski azalsın hem doğa çeşitlensin.