Bugün, pencereden baktığımda yağmur damlaları camı döverken, aklımda tek bir soru dönüp duruyor: Ya bu damlalar bir gün kurursa? Su, hayatın ta kendisi. Bebeklerin ilk ağlayışından yaşlıların son nefesine kadar her zerremizde var. Ama son yıllarda, haber bültenlerinde sıkça duyduğumuz "su kıtlığı" ifadesi, bir uyarıdan öteye geçmiş, adeta bir kâbusa dönüşmüş durumda. Özgün bir bakışla söyleyeyim: Su kıtlığı, sadece bir çevre sorunu değil; insanlığın kendi eliyle yarattığı bir ayna. Ve o aynada gördüklerimiz, utanç verici.Düşünün, bir zamanlar nehirler coşar, göller masmavi parıldardı. Şimdi ise barajlar kurumuş, tarlalar çölleşmiş. Neden? Çünkü biz, tüketim canavarına dönüştük. Her sabah duşta harcadığımız su, bir ailenin günlük ihtiyacı kadar. Şehirleşmeyle birlikte beton ormanlar çoğaldı, yeşil alanlar eridi gitti. Tarımda ise vahşi sulama yöntemleri, suyun yüzde 70'ini boşa akıtıyor. Endüstriyel devler, fabrikalarında suyu içip kusuyor; atıklarla nehirleri zehirliyor. Ve iklim değişikliği? O, son darbe. Kutup buzulları eriyor diye sevinirken, yağış düzenini bozup kuraklığı tetikliyor. Afrika'dan Ortadoğu'ya, hatta kendi kapımızın önünde, su savaşları kapıda.Hatırlayın, geçen yazın o sıcak günlerini. Musluklardan damla damla akan su, market raflarındaki şişe fiyatlarının uçuşu. Köylüler, kuyuları kazıp boş ellerle dönüyor; şehirli gençler, sosyal medyada "su tasarrufu" paylaşıyor ama ertesi gün havuza dalıyor. Bu ikiyüzlülük değil mi? Su kıtlığı, zengin-fakir ayrımını da su yüzüne çıkarıyor. Lüks villalarda havuzlar dolu, gecekondularda bidonlar boş. Adalet mi bu?Peki, ne yapacağız? Umutsuzluğa kapılmak yerine, harekete geçme vakti. Bireysel olarak başlayalım: Duş süremizi kısaltalım, sızdıran muslukları tamir edelim, organik tarım için sesimizi yükseltelim. Hükümetlere baskı yapalım; su politikalarını yeniden yazalım. Yenilenebilir enerjiye, yağmur suyu toplama sistemlerine, geri dönüşüm teknolojilerine yatırım yapalım. Çocuklarımıza "su, sonsuz değil" diye öğretelim. Bir damla bile boşa gitmesin.Son sözüm şu: Su kıtlığı, bir felaket habercisi değil; bir uyanış çağrısı. Eğer bugünden değişmezsek, yarın susuz bir dünyada susuz kalacağız. O damlaları korumak, elimizde. Hadi, musluğu kapatıp geleceği kurtaralım. Çünkü su, sadece hayat değil; umudumuzun ta kendisi.
Trend Haberler
Adana’da Mahalle Ayakta: Yıllardır Açılmayan Yollar ve Atıl Park Alanı İsyan Ettirdi!
2 Milyon Esnaf Kapattı! Meclis’te Ekonomi Tartışması Alevlendi
Uyarı Sonrası Dehşet: Bar Ortağı Silahlı Saldırıda Öldürüldü
Yüreğir’de Gece Yarısı Saldırısı: Camlar Tek Tek Kırıldı
Adana’da Dehşet! Canlı Yayında İntihar Etti: Polis Operasyonu Böyle Bitti
Bu Koroda Yok Yok! Esnaftan Doktora Herkes Sahneye Çıktı
Yol Verme Kavgası Kazayla Bitti: Polis Sürücüleri Affetmedi
Büyükşehir’de Düzgün Bir Üslupla “Borç” Tartışması
Adana’da Sokak Ortasında Kanlı İnfaz!
Adana’da Tarımda Yeni Dönem: Topraksız Marul Üretimi Başladı