Atamızın Gözüyle Müziğin Yeri
Daha işin başında,büyük Atatürk'ün şu altın sözlerini hatırlamadan geçemeyeceğim: "Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz." İşte, bu sözlerle anlarız ki müzik, hayatımızın tam da merkezinde durur. Atamız, "Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir" diyerek de musikinin bir medeniyet ölçüsü olduğunu işaret etmiştir bize.

Atamızın İzinde Bir Musiki
Atatürk'ün,"Musiki hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir" sözünü unutmamalıyız. O, Türk musikisinin tarihimizin derinliklerinden gelen eşsiz bir hazine olduğunu bilir, ama aynı zamanda çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için her alanda olduğu gibi musikide de yeniliğe açılmamız gerektiğine inanırdı. İşte bu yüzden, Türk Müziği'nde şan eğitimi sadece "güzel şarkı söylemek" değil, aynı zamanda Atamız'ın gösterdiği muasır medeniyet seviyesinde, sesimizi en doğru ve en güzel şekilde kullanarak, bu kadim geleneği geleceğe taşımaktır

Bugün, bizim müziğimizin, yani Türk Müsikisin de belki de en çok konuşulmayan, ama en can alıcı meselesine değinmek istiyorum: Şan eğitimi ve sesi kullanabilme sanatına...

Batı'nın opera salonlarında gürleyen sesler vardır, bir de bizim meclislerimizde, meydanlarımızda, en küçük bir sıla türküsünde bile yüreğimizin ta derinliklerine işleyen sesler... İkisi de kıymetlidir amma, bizimkinde bir başka "hal" vardır. Bu "hal", rastgele çıkagelen bir hediye değildir. O, nefesin terbiye edilmesi, sesin nakış nakış işlenmesi, yani "şan eğitimi" ile mümkün olur.

Peki nedir bu eğitimin bize kattıkları? Gelin bir bakalım:

Nefes, Ciğerlerde Hava Değil, Sanattır
Bizim müziğimizde uzun havalar vardır,ağıtlar vardır, bozlaklar vardır. Bunları, bir nefeste, yüreğin acısını, sıla özlemini, kavuşmanın sevincini katmadan söylerseniz, eksik kalır. Şan eğitimi, diyafram denilen o kudretli gücü öğretir sanatçıya. Nefesi, bir ırmak gibi akıtmasını, nağmelerin arasında gezdirirken sözün hakkını vermesini sağlar.

Perdeler Arasında Gezen Ruh Hali
Bizim müziğimizde tam sesler,yarım sesler değil, daha nice ince perdeler vardır. Hüzzam'ın o hicaz perdesindeki titreme bir ayrılık feryadı iken, Uşşak'taki aynı perde bir sıla hasretidir. İşte şan eğitimi, ses tellerine bu incecik ara nağmeleri, bu duygu geçişlerini söyletme becerisidir.

Süslemeler, Rastgele Takılan Çiçekler Değildir
Bizim müziğimizde"çarpma", "tril", "şed" vardır. Bunlar, şarkıya süs olsun diye rastgele serpiştirilmez. Her biri, güftenin anlamına hizmet eden, duyguyu pekiştiren birer imza gibidir. Şan eğitimi almış bir yorumcu, bu süslemeleri nereye, nasıl, ne kadar koyacağını bilir.

Söz, Sadece Söz Değildir; Güftedir
Bizim şarkılarımızın sözleri,divan edebiyatının, halk şiirinin en güzel örnekleridir. "Aşk" derken yanarsınız, "ayrılık" derken içiniz sızlar. Şan eğitimi, sanatçıya sadece sesini değil, sözü de eğitmeyi öğretir. Hangi kelimenin hangi tonda, nasıl bir vurgu ve hisle söyleneceğini...

sevgili dostlar, Türk Müziği'nde şan eğitimi, sadece "güzel şarkı söylemek" değil, "o şarkıyı yaşamak ve yaşatmaktır." Sesi, bir alet olmaktan çıkarıp, bir sanat eseri haline getirmektir. Bir daha ki sefere bir Türk Sanat Müziği eseri veya bir türkü dinlerken, kulağınızı o incecik süslemelere, o derin nefeslere, o anlam yüklü vurgulara verin. O sesin, nice emeklerle, nice terbiyelerle işlenmiş bir cevher olduğunu göreceksiniz.

müzik evrenseldir, müzik bilimdir, müzik duygudur, müzik dildir , müzik yaşamaktır, müzik ifade sanatıdır , müzik kültürdür..

Sevgi ve saygılarımla
Sabri GELİCİLİ
Sevgiyle kalın..