Eylül’dü, gidemiyorum. Yarın beklesen, geç kalmam. Öyle bir sarılırım ki geçer özlem. Son vakitlerde her yer her yerde. Tanıdıklarımla yaptığım münakaşada yenik çıkıyorum. İnsan gibi insanı ihanete çekebilirsiniz, hatta ihaneti taşıyıp önüne koyabilirsiniz, ama ihanet ettiremezsiniz. Tümcelerinizi fikirlerimle temizleyin; ben fikirlerimle boy abdesti alıyorum. Düşürüyorum yakamdan yuvalanan bitleri. Sevgimin çoğalması tamamen hasretimdendi. Caizdi bir kat fazla sevmem. Ve duydum ki kaybetmişim hayatımı, yıkılmış olan yenilgilerim kalktı ayağa. Buldum kendimi bulduğum yerde. Çok konuşuyordu sokak hayvanlarıyla ladese girmediyse. Başladılar demeye benim için, "ununu eledi, eleğini astı." Yaptığım ekmekler taze taze alıcı bekliyor tezgahta. Apanlı bırakıyordu kendini bana. Eylem vardı yine çağrıların ritimlerinde. Çekip gideceğim yerdeyim. Akacak yol bulurum ben, kabımdan taşmayı beklemeden. Az sevmeyi öğrenecek koltuklarda oturmuyorum. Beklentisi yok gibi davrandığına bakmayın. Bilmemişlik taslayan ben değildim. Hiç usanmıyordu gelmelerinde bana. Susmayan kitaplarım baş ucundaydı. Yaşadığım aşkın ben halindeydim. Aklıma hep gelirdi aklına hep geleceğim. Grev dolu sokaklara sapıyorum, dikkat uyarılarını dikkate almadan, sonu yine eğlenceliydi. Eylemleri emerek büyüdü fikirlerim. Bir Gün romanımın ilk ışıkları yanaklarına vurdu. İtiraf edeyim kız tavlamak için edebiyata vurdum kendimi, sonra baktım benim kitaplarımla herkes birbirini tavlıyor, bir ben hariç. Her paragraflarımın sonunda yeni bir hikâye başlıyor. Okullar kapanınca bana kapandı. Yaşlandım yakışıklı yaşımla.