Keşke bir kitap okusaydınız, bir insanı sevseydiniz, belki o an bir sihir yapılmış gibi düzelmeyecektiniz, düzeltemeyecektiniz ülkenizi, ama düzelme yoluna girecekti her şey. Kendimi temize çıkarmak için hevesim olmadı. Saplantılarımdan kurtulmaya başlayınca özgürleştim. İşgal romanımı beğendi, zaferlerindeki hatalarını görüyordu. Sabrı keskinleştirmek gerekiyor. Tat verdi tadım diline. Gülüvermem gülüverdirdi. Her güç anımda yetişiyordum kendime. Sabır zekanın dumura uğramış haliydi. Kimsenin vakti yoktu haklarını savunacak. Devrimin sonbaharı gelmek bilmiyordu. ’’Katil oligarşi’’ yazardı duvarlara, her yazılamaya çıktığında. Aşk tamamen oraldı. Eşitlenmek için yaşamalı. Vermeliydik sevmenin hakkını. Düşmüyordu gündemden aşk, aş, adalet. Yine çileden çıkarıyor sahte diploma dağıtımı. Çoğalarak okuyacak halk beni, ben halkı okuyordum çünkü. Açık duran kapıydı hayatım. Tatlı bir tattı adım. Gerçeği özgür olanlar aradı, bundandı okulda öğrendiklerimi unutmaya başlamam. Tanıdıkça insanlar beni, ben kendimi daha iyi yetiştiriyorum. İhtiyacı olan benim benimden güven alabilir, bu en güçlü yanımdır benim. Çıkarsa ortaya her söylediği yalan, o kalsa da, benim kalamam demem doğru olur. Yeşilçam’ın esas oğlanı, esas kızı gibilerdi 'açız' diyenler. Onları bilmem, ben sen kokuyordum. Duysun diye beni kendimle sesli konuşuyorum. Küçük adamlardan duydum, büyük adamlar sanattan korkuyorlarmış, bundanmış sanatçılara sahte diploma bile vermemeleri. Sıralı gelen dalgalara baktım, denizi kıyıya taşıyordu, hemen kaybolmuyordu mavi kıyıda.