Temiz çarşaf çekti. Sabun kokuyordu. Yatakta başlamadı ihanetleri. Niye kapatılır gözler güzelliğin karşısında? Kapandı perde, öpüyordum. Öldükten sonra yaşamak için yazma şiir, bugün huzursuz etsin katili dizelerin. Çöle baharı ekmek olmalı yazmaların.
‘’Bugün de böyle olsun’’ diyemezsin, açtın. Çizdin, temize çek kavganı. Böbürlenmek hakkın, çizerken resmimi yarına. Başım dizindeyken bakabiliyordum oynaşan çocukluğumuza. Avucundaki tuzdu, başımda dolanan. Annemi sevmekle başladı kadınları sevişim. Martılara benziyorlardı. Denize konuyorlardı, hak değil, haklarını arıyorlardı.
Hilesizlerdi dalarken maviye. Yüreğime değiyordu damlalar, yazarken avcıları. Severken kentini, ayıklamalı ayrık otlarını. Kaybedecek elbet her diktatör. Ben romanın sonunda doğuyorum. Üniversitelerden akan bahardı. Yuva yapmıştı uğur böcekleri kampüslere. Doğru zaman doğru yaptığın andı.
Görünen kısmımdan sevmeye kalkıştı, çarşaf kırışmadı. Şimdilerde marifet görüneni görmemekti. Bir yerden başlamalıydım çarşı hamamının hatıralarına. Tellak deyip geçilmez, atınca kese zayıflatır. Güvenilir bir mapushaneydi gidecek yerimizin olması. Fedalara yönelmeden de kazanabilirdik.
Aynaya baktı, beni gördü. Kullanıma açılmayan malın mülkü değeri yoktu. Sahiplenmeli gecelere, en güvenceli anlar gece de başlar. Horozun sesiyle uyandığında makyajı bozulmamıştı. Parfüm kokuyordu yastık sakalımdan öptü, aldı eline "Düşüncede Yürümek" kitabımı, çıktı, Deniz'e okuyacaktı, martılar bekliyordu cebindeki simitleri.
Sarılmadınız yenildim.