Adana’ya adım attığınız an, şehir sizi sıcacık bir kucaklamayla karşılar. Bu, sadece Akdeniz’in kavurucu güneşi değil; Adana’nın ruhu, insanı, toprağıdır. Seyhan Nehri’nin usulca çağladığı, portakal çiçeklerinin havayı aşk kokusuyla doldurduğu bu şehir, bir kebap tabağından çok daha fazlasını vaat eder. Adana, bir sevdadır; yaşanmadan anlaşılmayan, anlatıldıkça eksik kalan.
Seyhan Nehri, Adana’nın can damarı. Üzerindeki Taşköprü, asırlık bir bilge gibi dimdik ayakta. Roma’dan kalma bu köprü, sabahın ilk ışıklarıyla altın gibi parlar, akşamüstü ise gölgesini nehrin sularına bırakır. Köprünün üzerinden geçerken, rüzgar size Adana’nın hikayelerini fısıldar: kralların, tüccarların, âşıkların hikayelerini. Nehir kenarında bir çay içip martıları izlemek, şehirle ilk tanışmanızda kalbinizi çalar.
Adana’nın sokakları, bir lezzet senfonisi. Kazancılar Çarşısı’nda baharat kokuları, demirci örslerinin ritmik tınısıyla dans eder. Bir köşede şalgamcı, diğerinde bici bici satan bir amca, gülerek çağırır sizi. Ve tabii, Adana kebabı… Zırhla dövülmüş etin ateşteki çıtırtısı, közlenmiş biberin dumanı, lavaşın sıcağı… Bu, sadece bir yemek değil, Adana’yla bütünleşmektir. Yanında sumaklı soğan, buz gibi ayran ve bir bardak şalgam; işte Adana’nın sofrası, cömert ve samimi.
Ama Adana’yı Adana yapan sadece lezzetleri değil. Şehrin etrafında doğa, tarihle el ele verir. Karataş’ın dalgaları, Akdeniz’in tuzunu taşır; Yumurtalık’ta gün batımı, ruhunuzu dinlendirir. Anavarza Antik Kenti’ne adım attığınızda, taşlar dile gelir. Helenistik surlar, Roma tiyatrosu, Bizans kiliseleri… Her bir kalıntı, Adana’nın binlerce yıllık destanını anlatır. Kapıkaya Kanyonu’nda akan suyun sesi ise, şehrin telaşından uzak, bir meditasyon gibi sarar sizi.
Adana’nın asıl sihri, insanlarında saklı. Burada herkes bir hikaye, her sohbet bir dostluk. Kahvede tanıştığınız bir amca, size hayatı anlatır; sokakta karşılaştığınız genç, şalgam ikram eder. Adanalı, dobra ve neşelidir; yüreğiyle konuşur, gözleriyle güler. Misafirperverlik, burada bir gelenek değil, yaşam biçimidir. Bir sıkma ikramı, bir bardak çay, Adana’nın “hoş geldin” deme şeklidir.
Nisan’da Portakal Çiçeği Karnavalı’yla Adana, bir bahar masalına dönüşür. Sokaklar, renkli kostümlerle, müzikle, kahkahalarla dolar. Portakal çiçeklerinin kokusu, şehri bir parfüm gibi sarar. Bu karnaval, Adana’nın neşesini, coşkusunu dünyaya haykırır. Ama Adana sadece baharda değil, her mevsimde güzeldir. Pamuk tarlalarının beyazı, narenciye bahçelerinin yeşili, her an başka bir tablo çizer.
Adana’yı yazmak, bir şiiri yarım bırakmak gibidir. Çünkü Adana, kelimelere sığmaz; onu yaşamak gerekir. Bir yaz akşamı nehir kenarında yürüyüş, bir kış sabahı sıcacık ciğerle kahvaltı, bir dost meclisinde rakı-balık muhabbeti… Adana, her anıyla bir anıdır. Ve bu şehir, bir kez giren kalbine, asla çıkmaz.
Kalbin Attığı Yerdir Adana
Devran Sami
Yorumlar
Trend Haberler

İslam Memiş ilk benden duyun dedi: Buna yatırım yapan ileride çok kazanacak

Adana’da Kara Pazartesi! Elektriksiz Kalacak İlçeler Belli Oldu

Adanalılar bu 3 şeye servet ödüyor! 6 ayda fiyatları uçtu

Adana’nın O İlçesinde Büyük Kazanç: Geliri 15 Kat Arttı!

Berber ve kuaförlere zam geldi: İşte saç sakal için yeni fiyat listesi

Adana’nın Yeni Gözdesinde Yol Yokken Şehirleşmeden Nasıl Bahsedilir?

Adana’da 6 İlçede Elektrikler Kesilecek! O Mahallelerde Yaşayanlar Dikkat

Meteoroloji 15 ili peş peşe uyardı! Sıcaklıklar düşüyor, sağanak yağışlar geliyor

Adana’da 7 Yıllık Gerçek Ortaya Çıktı: Bu Bina Kimin?

Adana’da Doğa Mucizesi: Nehrin Üzerine Yuva Yaptı!