Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Ekim 2025 enflasyon beklenti anketi, piyasa katılımcılarının enflasyonun yeniden yukarı yönlü hareket edeceği beklentisini güçlendirdi. Bu eğilim, son dönemde artan bütçe açıkları, kurdaki yükseliş, üretim maliyetlerindeki artış ve sıkılaştırma politikalarına rağmen kamudaki israfın istenen düzeyde azaltılamaması gibi yapısal sorunların bir sonucu olarak değerlendiriliyor.

Ekonomide dikkat çeken bir diğer başlık ise sermayenin yönü. Türkiye’ye gelen yabancı sermayeden daha fazlasının ülkeden çıktığı görülüyor. Faiz artışları, dış finansmanı çekmek için beklenen etkiyi yaratmadı. Buna karşılık yerli yatırımcı, üretim maliyetlerinin daha düşük olduğu Mısır, Romanya ve Sırbistan gibi ülkelere yöneliyor. Elektrik fiyatları, vergi yükü, hukuki güvenlik ve finansmana erişim kolaylığı gibi unsurlar bu tercihi belirleyen ana faktörler olarak öne çıkıyor.

Aynı eğilim konut piyasasında da kendisini gösteriyor. Yaşam koşulları, sağlık hizmetleri, eğitim olanakları ve gelecek kaygısı nedeniyle yurt dışına taşınan ve konut alan Türkiye vatandaşlarının sayısı artarken, Türkiye’de konut alan yabancıların sayısı geriliyor. 2025 Eylül itibarıyla yurt dışına gidenlerin sayısı 1.997’ye çıkarken, Türkiye’de konut alan yabancılar 1.599’a düşmüş durumda. Ekonomist Naki Bakır’ın analizine göre, yabancıların döviz girişleri de yön değiştirmiş; tercihleri Türkiye’den Yunanistan, İspanya ve Portekiz’e kaymış durumda.

Bu tablo, Türkiye’nin yatırım çekme kapasitesinin zayıfladığını ve üretim maliyetlerinin küresel ölçekte rekabet avantajını kaybettiğini gösteriyor.

Ekonomide güçlü ve sürdürülebilir bir toparlanma için kısa vadede sonuç alınabilecek üretim ve yatırım teşviklerinin artırılması gerekiyor. Bunun yanı sıra gelir dağılımının dengeli bir yapıya kavuşması da kritik önem taşıyor. Emeklilerin ve asgari ücretlilerin alım gücünü koruyacak, hatta iyileştirecek düzenlemeler, hem toplumsal refaha hem de iç talebe doğrudan katkı sağlar. Ekonomide güvenin yeniden inşa edilmesi, tüketici davranışlarını da değiştirir. “Fiyatlar zaten artacak, önden alayım” psikolojisinin kırılması, tüketim çılgınlığını frenler; tasarrufun yatırıma yönelmesi ise enflasyonu gerçek anlamda aşağı çeker.

Türkiye’nin bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey; üretimin maliyet avantajıyla güçlendiği, sermayenin giriş yönünde döndüğü ve ekonomik beklentilerin iyileştiği bir dengedir. Bu denge sağlanmadıkça gidenler artmaya, gelenler azalmaya devam edecek gibi görünüyor.

İç piyasada yeni konut satışları durma noktasında. Bunda ucuz konut üreteceğini açıklayan TOKİ'nin de azda olsa etkisi var. İkinci elde ise 5 milyona kadar olan konutlarda satışların sürdüğü biliniyor..