Yaz ayları gelirken, güneşin sıcaklığı sadece kumsalları değil, yüreklerimizi de ısıtıyor. Ancak bu mevsim, beraberinde bir felaketi de getiriyor: orman yangınları. Türkiye’nin dört bir yanında, yeşilin her tonunu barındıran ormanlarımız, alevlerin tehdidi altında. Her yıl aynı manzaralarla karşılaşıyoruz; gökyüzünü kaplayan dumanlar, küle dönen ağaçlar, yuvasız kalan canlılar… Peki, bu yangınlar sadece doğanın bir isyanı mı, yoksa insan eliyle yaratılan bir trajedi mi?
Yangınlar, çoğu zaman insan kaynaklı ihmallerin bir sonucu. Bir anlık dikkatsizlik, söndürülmeden bırakılan bir mangal, atılan bir sigara izmariti ya da bilinçsizce yapılan bir tarım temizliği… Bunlar, doğanın yıllar boyunca sabırla büyüttüğü ormanları dakikalar içinde yok edebiliyor. İklim değişikliğinin etkisiyle artan sıcaklıklar ve kuraklık da bu felaketi körüklüyor. Ormanlarımız, adeta bir barut fıçısı gibi, en küçük kıvılcımı bekliyor.
Ancak mesele sadece yangınların çıkması değil; onlara karşı hazırlıksız yakalanmamız. Yangın söndürme ekiplerinin özverili çalışmaları takdire şayan, fakat yeterli mi? Erken uyarı sistemlerimiz, müdahale kapasitemiz, halkın bilinçlendirilmesi… Bunlar, yangınlarla mücadelede hayati önem taşıyor. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir çağda, insansız hava araçlarıyla yangın tespiti, daha hızlı müdahale sistemleri ve toplumu bilinçlendirme kampanyaları neden hâlâ eksik?
Bir diğer önemli nokta, yangın sonrası toparlanma süreci. Yanan alanların yeniden ağaçlandırılması, ekosistemin restore edilmesi uzun yıllar alıyor. Ancak bu süreçte, yalnızca ağaç dikmek değil, doğru türlerin seçilmesi, toprağın iyileştirilmesi ve bölgenin doğal dengesinin korunması gerekiyor. Aksi takdirde, yapılan çalışmalar sadece bir “göstermelik” çabadan ibaret kalıyor.
Peki, biz bireyler olarak ne yapabiliriz? Öncelikle, doğaya saygı duymayı öğrenmeliyiz. Piknik yaparken ateşin kontrol altında olduğundan emin olmalı, çöplerimizi doğada bırakmamalıyız. Daha da önemlisi, çevremizi bilinçlendirmeliyiz. Çocuklarımıza doğa sevgisini aşılamalı, bir ağacın sadece odun değil, bir yaşam olduğunu anlatmalıyız.
Yangınlar, sadece ormanları değil, geleceğimizi de tehdit ediyor. Her bir ağaç, soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun, yaşadığımız gezegenin bir parçası. Onları korumak, sadece bir görev değil, bir insanlık borcu. Bu yaz, alevlerin değil, umudun yeşermesini diliyorum. Gelin, el birliğiyle doğamızı koruyalım; çünkü o, bizim tek evimiz.
Yaz Yangınları: Doğanın Çığlığı
Devran Sami
Yorumlar
Trend Haberler
Adana’da Mahalle Ayakta: Yıllardır Açılmayan Yollar ve Atıl Park Alanı İsyan Ettirdi!
2 Milyon Esnaf Kapattı! Meclis’te Ekonomi Tartışması Alevlendi
Uyarı Sonrası Dehşet: Bar Ortağı Silahlı Saldırıda Öldürüldü
Yüreğir’de Gece Yarısı Saldırısı: Camlar Tek Tek Kırıldı
Adana’da Dehşet! Canlı Yayında İntihar Etti: Polis Operasyonu Böyle Bitti
Bu Koroda Yok Yok! Esnaftan Doktora Herkes Sahneye Çıktı
Yol Verme Kavgası Kazayla Bitti: Polis Sürücüleri Affetmedi
Büyükşehir’de Düzgün Bir Üslupla “Borç” Tartışması
Adana’da Sokak Ortasında Kanlı İnfaz!
Adana’da Tarımda Yeni Dönem: Topraksız Marul Üretimi Başladı