Müzik… İnsan ruhunun en eski dili. Sözcüklerin yetmediği yerde bir çalgı konuşur, bir nağme ağlar, bir tını sevinci taşır. Her enstrüman kendi toprağından, kendi kültüründen doğar. Ama hepsi aynı kalbe dokunur; hepsi aynı gerçeği fısıldar: Kalbin titreşimi.

Müziğin gücü, yalnızca kulağa değil, ruhun derinliklerine ulaşır. Bir melodiyi dinlerken hatırladığımız yalnızca notalar değil, içimizde uyandırdığı duygulardır. İşte kanun, ud, tanbur, ney, gitar ve piyano… Her biri, farklı coğrafyalardan gelmiş, farklı kültürlerin hikâyesini taşır ama insan ruhunu evrensel bir dilde konuşur.

Kanun – Zarafetin Kristal Sesi

Kanun, tellere gizlenmiş bir zarafettir. Her nağmesi, bir damla su gibi berrak, bir kristal gibi ışıl ışıldır. Dinleyeni, melodilerin ince işçiliğiyle bir masal diyarına götürür. Kanun çalındığında zaman durur, kalp yalnızca duymakla meşguldür.

Ud – Doğunun Derinliği

Ud, yuvarlak gövdesiyle insana sarılır, sesiyle ruhu okşar. Bir ud sesi duyuldu mu, geçmişin ihtişamı ve bugünün hüznü aynı anda içimizi sarar. Ud, yalnızca bir enstrüman değil; insanın içsel yolculuğuna eşlik eden sessiz bir dosttur.

Tanbur – Asaletin Sesi

Tanbur’un uzun sapından yükselen ağır ve tok nağmeler, sabır ve derin düşüncenin sembolüdür. Her sesi, bir kültürün tarihini ve felsefesini taşır. Tanbur çalındığında insan durur, dinler, hisseder…

Ney – Nefesin Feryadı

Basit bir kamış, ama içinde insan nefesi var. Ney, hüznün ve huzurun en saf biçimde ifadesidir. Her sesi, ayrılığın feryadı, bir duanın yankısıdır. Dinleyen kendi sessizliğini duyar, ruhunu fark eder.

Gitar – Evrensel Dil

Gitar sınır tanımaz. Flamenkonun ateşi, Latin serenatlarının romantizmi, gençlerin ellerinde özgür bir dost… Hangi tonda çalınırsa çalınsın, gitar her gönle dokunur. O, dünyanın ortak dilidir.

Piyano – Görkemin Büyüsü

Siyah-beyaz tuşların altında gizlenen yüzlerce duygu. Beethoven’in ihtişamı, Chopin’in zarafeti, cazın özgürlüğü… Piyano tek başına bir orkestradır. Her tuş, kalbin en derin renklerini açığa çıkarır.


Ortak Dil: Kalp

Kanun’un zarafeti, ud’un derinliği, tanbur’un asalet, ney’in nefesi, gitarın evrenselliği ve piyano’nun görkemi… Farklı coğrafyalardan gelseler de hepsi aynı şeyi anlatır: İnsanın içindeki titreşimleri.

Müziğin özü budur: İnsanı insana yakınlaştırmak, gönülleri aynı ritimde buluşturmak.
Ve unutmayalım ki, her enstrüman, her nağme, her melodi aslında kalbin kendisiyle konuştuğu sessiz bir dildir.


Sevgi ve saygılarımla..

SABRİ GELİCİLİ

KONSERVATUVAR ÖĞRETİM GÖREVLİSİ