Geçtiğimiz aylarda milli takımın başına getirilen Vincenzo Montella’nın çok kısa sürede, ruhunu, dinamizmini kaybetmiş bir oyuncu topluluğuna bu denli bir dokunuş ve etki yapabileceğini kimse tahmin edemezdi.

Berlin’de, Almanların evinde önce stadyumun koltuklarında başlayan ağırlığımız, hakimiyetimiz dakikalar geçtikçe sahaya da yayıldı. Kenan Yıldız, Ferdi Kadıoğlu, Abdülkerim Bardakçı ve arkadaşları Montella cesareti ile Almanya’nın üzerine üzerine yürüdü adeta. Mental açıdan o kadar maça motive olmuş bir ekip yarattı ki sahada basmadık yer bırakmayan, top rakibe geçicince acımasız baskılar yapan ve kaptıkları topları en verimli biçimde kullanmaya gayret eden bu oyuncu topluluğu bizleri ve geceyi muazzam şekilde büyüledi.

   Her ne kadar bir hazırlık maçı statüsünde görünse de oynadığımız ve Almanların canını bir hayli yakan bu güzide futbol, uzun bir aranın ardından gözlerimin pasını aldı. Özellikle son golün ardından tüm futbolcuların Montella’ya doğru koşup bir sevinç yumağı oluşturması,sistemde ve oyun kurgusunda yapılan değişikliklerin kısa sürede ne kadar belirgin bir kelebek etkisi yarattığına  bariz bir şekilde şahit olduk.

   Uzun yılların ardından milli takımı bir kulüp takımı edasında bütünleşirken gördüm. Milli takımı yönetmek cidden çok zor bir iştir, çünkü pek çok takımdan iyi oyuncular gelir ve siz bu oyuncuları iyi yoğurup ortaya kaliteli oyun tadı veren, keyif aldıran bir ekip oluşturmak durumundasınız. Montella’nın kuşkusuz kısa zamanda ortaya çıkardığı bu tadından geçilmez tabloyu izlemek gerçekten ayrı bir keyif. Kendi futbolcularını şikâyet eden, Türkiye altyapısından oyuncu yetişmediğini ısrarla savunan teknik adamlarla geçirilen aylara ve yıllara acımamak da elde değil. Şu İtalyan’dan öğreneceğimiz çok şey var anlaşılan.