Mezarlık, iki dünya arasındaki kapıdır... Mezar bir kitaptır. Yeter ki  insan; gönül gözüyle bakabilsin, ruhuyla idrak edebilsin kabirleri. Mezar eğitim ocağıdır. Mezarlıklar, isabetli kararların alınabileceği, ince duyguların değerlendirileceği berrak ve saydam yerlerdir. Manasını ve hayat gayesini yitiren kentlerin ve insanların yanında en diri, en canlı, en mânâlı şehirlerdir: mezarlar... İnsan susunca mezarlar konuşur... Özünden ve özümüzden bakınca mezarlara, susarak anlatımın en olgun noktasını görebiliriz. Hele siz bir gidinde 'oraya' ve tanış olmaya çalışın oradakilerle ve bir bir dinleyin özgeçmişlerini... Ağaçları sizlere öğütler verir, Hece taşları bile konuşur mezarların. Eğilin, eğilin de ruhunuzun kulağı ile hele bir dinleyiniz gelen sesleri taaa en derinden gelen sesleri duyabilirsiniz... Ne tuhaftır ki oradakilerin çoğu yaşayanların yerinde olmak isterken yaşayanların çoğunluğu onların yerinde olmak istemez. Bu tarafta misafiriz esasında; Dünya gurbetindeyiz. Zaman kısa, Ben yorgunum, Yol uzun; demiş ya Şair...