Çoğu zaman durup soruyorum kendime.
Hayatımı yöneten asıl güç nedir?
Dış dünyanın karmaşasında, başkalarının beklentilerinde, değişken koşullarda savrulurken; bir karar alırken, bir yol seçerken, bir vazgeçişte ya da yeni bir başlangıçta..
Gerçekten beni harekete geçiren şey ne?
Ve fark ediyorum..
Bütün o kaosun, seslerin, gölgelerin ardında bir yer var.
Sessiz, derin, dokunulmamış bir yer..
Orada duran, çoğu zaman unuttuğum, çoğu zaman da görmezden geldiğim bir şey.
Adını tam koyamasam da hissettiğim içten gelen bir cesaret..
Dimdik durmamı sağlayan bir inat,
En karanlık anda bile yanmaya devam eden bir kıvılcım…
Bunun tam adını koyamıyorum ama emin olduğum bir şey varsa,
O da içimdeki gücün, benden başka kimseye ait olmadığı.
Bu güç, birinin bana verdiği ya da benden aldığı bir şey değil..
İçimde doğmuş, içimde büyümüş, bazen incinmiş ama yine de kalmış.
Hayatımın her saniyesinde yanımda olan bir şey.
Onu keşfedebilmek; hayatımın en uzun yolculuğu oldu diyebilirim..
Çünkü önceden “Biri gelsin, elimden tutsun” isterdim.
Ama zaman gösterdi ki, o eli önce kendim uzatmalıymışım kendime.
Biraz geç oldu uyanışım ama başardım sonunda.
İçsel gücün ne demek olduğunu tam anlatmam kolay değil..
Çünkü güçlü olmak bazen yanlış anlaşılıyor. Hep ayakta kalmak, hiç düşmemek, hiç kırılmamak sanılıyor..
Oysa gerçek güç, tam da en zayıf hissettiğin anda bile yeniden doğrulabilmekte.
Her şeye rağmen devam edebilmekte..
Kırıkları taşımakta, ama onlarla yürümeye devam etmekte…
Hayatın bana öğrettiği en önemli şey içimizdeki gücün, dış dünyanın bizi zorladığı şekillerden çok daha dayanıklı olduğu..
Ufacık bir umutta bile, hiç beklenmedik bir kararlılıkla yeniden doğuyor..
En karanlık gecede bile bir ışık yakabiliyor..
Belki o ışık, yolun sonunu göstermez ama bir adım önünü aydınlatmaya yetiyor.
Bu farkındalık bana kendi hikâyemi yazma cesaretini verdi..
Başkalarının kaleminden düşen cümlelere sığınmak yerine, kendi satırlarımla yürümeyi öğretti..
Başarısızlıklardan utanmamayı, yavaş ilerlemekten korkmamayı, düşmekten çekinmemeyi…
Çünkü yol her zaman sertti, her zaman engebeliydi; ama yolun güzelliği de buradaydı.
Pes etmemekte.
Şimdi, geçmişime baktığımda..
Biliyorum ki neyi atlattıysam, içimdeki o görünmez güç sayesinde atlattım.
Her kayıpta, her hayal kırıklığında, her belirsizlikte…
O güç bana fısıldadı:
“Devam et. Henüz savaşımız bitmedi.”
Ve her seferinde, o fısıltıyı duyan yanım biraz daha büyüdü, biraz daha güçlü ayağa kalktı.
Belki bugün hâlâ tam olarak kim olduğumu bilmiyorum.
Belki hâlâ sorularım, hâlâ eksiklerim var.
Ama şunu çok iyi biliyorum..
Hayatıma yön veren, bana yön veren en derin şey, içimde taşıdığım güç..
Ve o güç oldukça, yol da var, umut da var, ışık da var.
Unutmayın insanın sahip olduğu en büyük güç, hâlâ devam edebiliyor olmasıdır..
Ve ben, her şeye rağmen devam ediyorum.!