Bir bilmecem var: Mülkiyet hakkına nasıl helal getirilir?

Ya da rezerv alan adı altında zeytinliklere, mala mülke nasıl çökülür?

Bir deprem, ranta nasıl dönüştürülür?

**

Tohum, toprak, su, hava nasıl bu kadar değersizleştirilir?

Tamamı kendiniz kalmayacak olsa da bir gram altın için nasıl bir ton toprak, bir ton da su harcanır?

Bir ormana göz göre göre nasıl kıyılır?

**

Bütün akarsuların üzerine fırsat kollarcasına neden zehir kusan tesisler kurulur?

Memleketin cennet gibi dağları, taşları, denizleri, ovaları, sahilleri gölleri, birilerinin babasının çiftliği gibi, hiçbir değeri yokmuşçasına nasıl gözden çıkarılır, peşkeş çekilir?

**

Önlenebilir nedenlere rağmen neden insan ölür?

Önlenebilir nedenlerden dolayı gerçekleşen ölümler, kaza mı, kader mi, yoksa cinayet midir?

İş cinayetlerinde nasıl lider ülke olunur?

**

Hukuk niye yok sayılır, adalete olan güven nasıl olur da inanılmaz derece de sarsılır?

Seçme ve seçilme hakkı nasıl gasp edilir ve bu bir süreklilik haline getirilir?

‘’Gizli tanık’’ diye bir şeyi adaletin içine koyup hukuksuzluğun tarihi nasıl yazılır?

**

Sürünerek nasıl yaşanır?

14 bin 469 TL emekli maaşı ile nasıl geçinilir?

Bir adam 40 yıl çalışır ama neden hala asgari ücret alır?

Nefes almak yaşamak mıdır?

**

Başımıza bir felaket geldiğinde neden bunun hesabı sorulmaz?

Kamyon kasalarından savrulup can verirken tarım işçileri, patlama ya da çökme nedeniyle can verirken madenciler, çadır yangınlarında, konteynırlarda, inşaatlarda alınmayan önlemler yüzünden hemen her gün ölümler yaşanırken, otel yangının da 78 kişi dumandan boğularak, yanarak ölürken ülkeyi yönetenler neden taziye kuyruklarına girer? O makamlar taziye makamları mıdır?

**

Bir ülkede bebekler, para için bile isteye neden katledilir?

Kadınlar, çocuklar neden öldürülür, kadına, çocuğa şiddet, istismar neden bu kadar korkunç boyutlara gelir?

Neden bu yoksulluk, işsizlik, sefalet? Ve kafamda deli sorular, liste uzun.

**

Aslında hiçbir şey keşfedilmeyi beklemiyor. Yaşadıklarımız bir bilinmezlik değil. Bütün soruların yanıtı aslında aynı yerde birleşiyor. Sormak gerek akla gelen çok şeyi. Akıbeti belli olmayanı sormak gerek, hesap vermeyene hesabı sormak gerek.

**

 Cephen demokrasi oldukça itiraz hakkını, sesini yükseltme hakkını kullanıp sonuna kadar, yaşamın her alanında, o bütün bu örgütlü cehalete, örgütlü kötülüğe, dört bir yanımızı saran cemaat, tarikat kuşatmalarına, adaletsizliğe karşı hesabı sormak gerek.