Ben onun için en kalıcıyım; dışını arayan ben olacaktım, nerdesin dediğinde buradayım diyecektim, ağrılarını ovalayarak dağıtacaktım, arabadayken saçma sapan besteler yapacak, uyduruk uyduruk şarkılar okuyacaktım. Aṣkın bir ağır iṣçisi de bendim, hadi gel de sevmeyin beni. İyi ki rast geldiniz bana, boğmaz sizi kitaplarım merak etmeyin. Bekledikçe sevecektiniz, eminim. Ayrılık uğramadı evime. Yağmurun durup durup yağmasına bakmayın, aṣkında yıkanmaya gereksinimi var. Yolda yolunu kaybedenler yolunu bulurlar. Usandırmaz kitaplarım, utandırmaz. Hücrelerinde birbirlerine anlatacak hikâyeler buluyorlardı. Çok zaman enerjimi kendimde topluyordum, çok zaman o bende. Bu âlemde ondan bașkası yokmuṣ gibi sevdiğimi sanıyorlar, yok ki..! Yaṣatmalı bir oyunun içindeydi, beni yașatırken kendini de yașatıyordu. İtiraf etmeli artık, fazla seviyorum onu. Ben miydim o, yoksa o ben miydi! Bir elmanın yarısı değil, bir aṣkta iki elma oluyorduk. Ağzımla kuṣlar tutuyordum, yaranıyordum. Söylediklerimi biliyordu, duymamı istediklerini biliyorum. Yașamak sana ihtiyacım var demekle oluyordu, ben kendi kendime de yetiyorum demekle sönüyordu. Doymuyorum aklımdan kopardıklarımı ona vermeye. Biliyor musun Dumanova devrim evrimsiz olmuyormuṣ meğerse, Marks dedi bunu. O gelince kent gülüyor. Yaṣamak yașamamaya, mevcut olanda devinmeye, yakınlarının tesiri altına girmeye gelmez. Benimle savaṣmaya giriṣme, gözümü kırpmam yenilirim. Kendimi ne zaman özlesem ona bakıyorum. Kaybettikleri kazandıklarıydı, beni tanıyınca bunu söyleyecekti.