Her gün mükemmele evrilen bir hayata gereksinim duydu. Tazeledim sözcüklerimle kalbine giden kanı. Biri bitmeden ki karṣılașmalarımızda arayın beni demeliyim. Beni onda bulabilirsiniz ancak. Gerdanında, bastığı yerde, durduğu barikatta, kolundaki kolda... Açık ıṣığım, alıṣık değilim. Çok yol vardı, her yol vardı. Yarını anımsayamadı, dünü bilmiyordu. Çağımızdı oysa ki yarın. Onlarda gezdikçe kirlenen para vardı, bizde dokundukça güzelleşen insan. Bir ṣeyler soluyordu ağzında. Șaṣırtıyordu șașırttıklarım. Beni tanımlayacak yeni kelimeler üretmenin tatlı telaṣındaydı. Yetmiyordu hali hazırdakiler. En iyi ölenler anlatır beni, kulak vermeli onlara. Esirgemedi kendisini. Kuṣkusuz, kusursuzdu. Yapmadı inanıyormuṣ gibi. Pencereyi bekledi. Sevgisini inṣaa ediyordu otururken. Donunca kalemi ıṣıttı nefesiyle. Cesaretimden değil korkularımdan hayattaydım. Yazdığım mektupları cüzdanımda taṣıyorum. Niyetlenirken yașamaya denk geldik. Doğrularını nefesiyle akıttı. Kendisi kadar özledi özlememi. Kalayım diye aklında aklına almıṣtı anlarımı. Sürdü tereddütsüzce doğrularını doğru yenilgilerine. Bensiz devrim yapamayacağını erkenden söyledi. Her olur olmazı benden yana görmedi. Ne yana dönsem bana bakıyordu güneṣ. Çilek gibi ekti rahmine gerekli notlarımı. Topladı yapraklarını ömrü. ‘’Büyükler gibi düṣünüyorum’’ dediğinde rahatlamıṣtım. Sözcükleri doğru yolda açımlanıyordu. Hazırlanırken benimle yaṣlanmaya yine yeni tutuklanmalar bașladı insanın korkak yanından.