Uyurken de eliyle koymuş gibi buluyordu beni. Güzel görüyordum, hiç akıllanamadım.

İçselleştirirken tümcelerimi tanıdı Adem Kütük' ü, Mustafa Özenç'i, Soner İlhan'ı, Veli Eşkili'yi... Tanrı insan(lar)ı zor ile, acı ile, ölüm ile sınar mı? Mesela babasınız, evlatlarınız var, kız, erkek, zulümle, şiddet ile sınar mısınız?

Bunu hangi babanın vicdanı kabullenir? Küçük senaryoların büyük parçasıydı bunlar. Taklit ve taktir edilmek hoşuma gidiyordu. Hayatında olmasını istediklerin hayatında olmasa da olsunlar istiyorum, onlar beni umursamasalar da. Beklentisiz yardımlarım hayatı sevdiriyor. Yollarını şaşırdıklarında değil, her şey yolundayken de yardım ediyorum.

Evet, sana ilgi yakışıyor, bana da ilgini hak edecek şeyler yapmak. Yaşlanmak güzelleşmekti esasen, bunu diyenlere biz de katılmalıyız. Herkesin dönebileceği bir sesken, ispatlıyordum önüme gelene fikrimin çekiciliğini. Babama evlatlık borcumu ödüyorum biriken harçlıklarımla. Nasılsa burada dedi, baktı, orada değildim, gitmişti evvelden.

Ben olayım da en istersen yar ol, ister yar. Aklının dostu, bilimin üretimini istiyorsan, ben oradayım. Bilemedik kıymetini baharın, aşk hoyratça tüketilir mi? Gele gele geleceği fallara emanet ettik. Her şeyin alternatifini buluyordu, beni bulamadı. Yaşamaktan iyi ki vazgeçmiyorum.

Okurun insafına bırakamam romanlarımın kaderini. Biraz artist olmalı, ne var bunda, kim iddia edebilir çirkin olduğu mu? Eline geçseydim bir kaşık suda boğardı, bense onun özgür olmasını diliyorum. Ölümün üzerine bir kadeh şarap içilmeli, hayrına, nede olsa cennette nehirlerde akıyor. Ayrıca ne zaman gördünüz kötünün gölgesinde günebakanın yetiştiğini?

Ne zaman gördünüz kötüye bana davrandığı gibi davrandığı mı? Azrail’in yerine kayyım atayamam. Hem kim hayatını temize çekebilir ki gizli tanıklarla?