İnsanı şiirde, şiiri kitaplarım da besliyorum, yoksa beklentileri minimuma inecekti. Herkes gibi dünya da gelip kalmak için yaşamıyordu. Bakıyorum aralıktan, taş kaynatıyordu bağrında. Direndikçe dökülüyordu üzerine giydirdikleri yobazlık. Sordum, seninim işte, dedi. Gülüverdim ağırlaştı ağırlığı. Sonbaharın ilk günüydü, güneşliydi, neşeliydi, bırakmadım kirpiklerini. Aşırı iyiydi, kendim olmaya yakınlaşıyordum. Zor sığdırıyordum her defasında içine, yine de taşıyordum. Kendi doğrularımı en doğru sanacak kadar aptal değildim. Sıfıra indirseydim beklentilerimi keşfedemezdim aşkı, heyecanı. Mücadeleyi unutturmayacak kadar yakındı. Beklediği sevgimdi. İtibarı yeni kalaylamış gibi parıldıyordu. Biteceğe benzemiyordu sevilesi halleri. Şiiri yaşıyor, romanını yazdırıyordu. Bundandı hiçbir kazığa bağlanamaması. Her an ateşlenecek fikirler topluyordum fikirlerinden. Aracısız beklentiler içindeydim. Taşırken fotoğraflarımızı bağlantılar kuruyordum gelecekle. İnsanlık sorumlu benden. Sarılmak isteyince ilk kendini buluyordu. Keşfetmişti beni. Vakti çoktu bahanelerle gelemeyecek kadar. Benin için düşünüyordu bana haber vermeden. Şimdi ne olacak Dumanova, yazdı kitaplarım bizi manşetten? Dünya pek güzel ama estetik fukarası; bunun için sanat yapılmalı. Seninle biten masallar yaz dedi. Son zamanlarda değil, geçmişten mesajlar atıyordu. Beni unutmaya heveslenmedikçe şarkılar akıyordu kulağına. Söylediği unutmadığı besteleriydi. Galiba benden buraya kadar değil Dumanova. Bir yazarın yazdığı fermandır.