Kahyasıyım keyfimin. Sorguladığım hayatı yaşamaya girişenim. Arayan kendini gitmelerinde de bulur, kalmalarında da. Sağırlar duyacak kadar konuştum bugün. Yağıyor yine öfkemiz bardaktan boşanırcasına şu sevimsiz kayyımlara. Kötülük yapanlar kaybeder kişiliğini. Kimi tanısan sensin. Hey hat, hiç mi durmazsın yerinde? Bir gülüversem bulacak kendinde beni. Devrim şiirdir her dilde, her dinde, her ırkta. Sevmek lazım, sevişmek lazım ve savaşmak lazım, yoksa yapamazsın devrim. Sevildikçe fazlalaşıyordum. Yazmışsın kitabıma yazı gibi beni. Boş vermedi bu kez hatır için hak yemeyi. Benimle tanışıyordu yeni tanışır gibi. Çalıyordu sevenler iki kere kapı. Gelmedi bugünlere bensiz. Geçmişine söz verdi, kesecek uzamışları. Zaman istedi, vermedim, zamanı yoktu çünkü. Alnıma yazılan olduğunu bir bilen ben olabilirim bu alemde, olur olmaz zamanlarda duvarlara adını yazmasaydım. İyiliğe bir çağrı tümcelerim. Veriyordum anahtarımı yüzüme gülene. Bir gün aklıma gelmediğinde aklımı kontrol ediyorum. İki hol vardı önünde, biri bana geldiği, biri onu beklediğim. Yani aslında istiyorum aklıma gelip gelip gelmeyi. Tabii ki poz atmayı da öğrenebilirim, ihtiyacım yok lakin. Öve öve bitiremediği bendim. Sanki yer ayrılmış yer üstüne çıkandım. Kaptırınca kolumu elimi de veresim geliyordu açıkçası. Anlaşıldıkça tazelenenlerdendim. Aşk ile derken yeniliyordu bana. Tuttu sözünü, izin verdi babam, turşumu kurabilirsin, geldik bir kez daha bir eylüle esrik, savruk. Aşk açıldı, başlasın eylül.