Ankara’da bir grup lise öğrencisinin sınıfta kendi öğretmenleriyle alenen dalga geçmesi,onu aşağılaması bir olay olmaktan öte eğitim sistemindeki derin çatlaklardan dışarıya sızan alarm seslerinin ta kendisidir. okullarda öğrencilerin öğretmenlerine saygısızca davranması, davranış bozukluğu değil toplumsal bir alarm olarak dikkate alınmalıdır.
Ne yazık ki zorunlu eğitim sistemi herkesi okula devam ettirmek durumunda fakat saygı,edep ve sorumluluk gibi kıymetli değerler sistemin pek umurunda değil gibi.Disiplin hükümleri,cezalar elbette uygulanacaktır her yaşanan olayın sonucunda olduğu gibi lakin bu duruma nasıl gelindiği üzerinde de pek durulmayacak.Çünkü mesele sadece kuralları çiğnemek değildir,mesele gençlerin otoriteyi değil,insanları anlamayı kaybetmiş olmasıdır.Anlık eğlence uğruna karşı tarafın duygusunu,yaşını emeğini hiçe sayan empati yoksunu bu gençlerin içine düştüğü durum ‘yaramazlık ‘ tanımından ziyade saygı yoksunu bir toplumun özet bir röntgenidir.
Zamane gençleri, çevresindekileri ile dalga geçmeyi özgüven,saygısızlığı kendini ifade etmek,küstahlığı da normalleşmiş bir eğlence sanıyor.İşte tam bu noktada zorbalık ve psikolojik ezikleme kendine yer buluyor.Emeği küçümsemek,güçsüzü ezip geçmek,saygıyı hiçe sayıp yıllarını eğitime adamış babası yaşındaki öğretmeni alay konusu yapmak…
Okullar, kendi ailesinde değerlerini yitirmiş,ilgiyi kaybetmiş,amaçsız ve sınıflarda kendini bir şekilde abuk sabuk hareketlerle ilgi odağı yapmaya çalışan öğrencilerle dolu.Karakterin evde başlayıp,toplum içerisinde büyüyüp okullarda anlam kazandığını yukarıda birilerinin yeniden idrak etmesi gerekmez mi?
Öğretmen eğitim yükünü tek başına kaldıran bir kahraman olarak görülmemeli ve asla yalnız bırakılmamalıdır.Şunu çok iyi hafızalara kazıyalım ki öğretmenlerin itibarını zedelerseniz geleceğin mimarları çöker.saygı çökerse eğitim çöker,eğitim çökerse toplum dağılır.Bugün sokaklarda gördüğünüz şiddetin,vahşetin,medeniyetsizliğin de gerekçesi buradan doğar.