Mazlum milletler arasında ilk kurtuluş mücadelesini veren ve ezilen uluslara örnek olan Atatürk Türkiye’si 102 yaşında.

Miras hakkı bile tanınmayan, alınıp satılan, yok sayılan kadınları düşünün.

Cariyeden Vali, hakim, savcı, milletvekili, öğretmen, başbakan yaratan, tebaadan yurttaşlığa geçişi sağlayan, kimsesizlerin kimsesi olan, Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet’in 102’inci yılını geride bıraktık.

Ülke tarihi boyunca cumhuriyet değerleri tahrip edilse de o hep genç ve dimdik ayakta.

Korkuya dayanan bir rejimde korkaklar yetişirken, cumhuriyet ahlaklı, namuslu insanlar yetiştirir çünkü cumhuriyet fazilettir ve sonsuza kadar yaşayacak, yaşatılacaktır.

Cumhuriyet değerleri ülke tarihi boyunca son 20-25 yıldaki kadar tahrip edilmedi.

Geldikleri makamlarda dikkat çekmek, yükselmek için halka dokunmak yerine cumhuriyet ve değerlerine hakareti yöntem olarak seçip bunu adeta kahramanlıkmış gibi gözümüzün içine sokmaya çalıştılar.

Tıpkı,’’ Cumhuriyet'e '90 yıllık reklam arası bitti' diyen "Bizans dostu kahpe İnönü" tweeti paylaşan, paçalarından cehalet akan, çok kullanışlı yanaşma bir milletvekili eskisinin yaptığı gibi.

Temelinde korku olan rejimlerde yetişenlerin tükürdüğünü yalamakta da üstüne yoktur. Tıpkı Cumhuriyete reklam arası ve İsmet İnönü’ye hakaret eden vekil eskisinin 10 Kasım'da Atatürk paylaşımı yapması gibi.

Cumhuriyeti ülke tarihi boyunca emperyalizm destekli gerice yapılar hedefe koydular.

Aslında siyasal İslam insanlığa düşmandır. El kadar çocuklar onların ellerinde kirlendiler, istismara uğradılar ve katledildiler.

Siyasal İslamcılara göre altı yaşındaki kız çocuğuyla evlenilebilir.

Siyasal İslamcılara göre insanlar madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, ya da bir kamyon kasasına adeta istif edilip çalışmaya giderken yollara saçılıp toplu şekilde ölmesi sadece kaderdir.

Bu bir takdiri ilahidir. Kimse sesini yükseltmemelidir, Allah vermiş Allah almıştır. Yurt Yangınlarında yanarak ölen çocukları, gerici vakıftaki tecavüzleri hatırlayın lütfen.

Lüksten, şatafattan, gösterişten ödün vermeyen ve bir görgüsüzlüğün tarihini yazan eski diyanet işleri başkanının yalan söylemesi gibi, siyasal İslam zaman zaman yalandan beslenir.

Efendim Peygamber efendimiz makarna ve yanında bol ekmek tüketirmiş. O dönemde makarna diye bir şey yoktu. Yoksul yaşayıp yoksul ölenler Hz. Muhammed’e komşu olurmuş.

Bir avuç azınlık için cennet olan bu dünyada yoksullar kızılca kıyameti yaşasa, genç yaşında hastalıklarla boğuşsa, gençler eğitimden kopsa, iş bulma umudunu yitirenlerin sayıları milyonlarla anılsa da suçlusu yoktur bunun siyasal İslam’da.

Deprem olur, sahada kimseler yoktur, koordine yok, liyakat yok, enkazlarda kimi can vermiş daha toprağı soğumamış, kimi can çekişirken başlarındaki gericilerin çadır satması da siyasal İslam’ın bir ahlaksızlıkta gelip dayandığı en lanet olası yerdir. Çadır skandalı ortaya çıktığında Pakistan’dan yollanan bir çadırın üzerinde ‘’Parayla satılmaz’ ibareli bir fotoğraf ise insanın içini acıtmıştı.

Cumhuriyet’in birçok değeri yerle yeksan edilse de laiklik, kaybedilmiş bir değer haline getirilse de bu ülkenin kurucusu büyük Atatürk’e hakaret edenler ödüllendirilse de cumhuriyet sonsuz kadar yaşayacaktır.

Martlı Eylüllü vatanda cuntaların yıkamadığı bu cumhuriyeti yıkmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.