Son zamanlarda hayvanlarla ilgili çok fazla haber var. Sanki sokaktaki hayvan popülasyonu gitgide artmış ve bunun önüne bir türlü geçilememiş.

Sokaktaki hayvanların telef olması, birçoğunun sürü haline dolaşması, hayvan sevmeyen ve düşmanca davranan insanlar tarafından türlü zulüme ve baskıya maruz kalmaları, aç bırakılmaları ve maalesef uyutulma ile ilgili bir maddenin de ortada dolaşması ve son anda bu durumdan vazgeçilmesi gibi birçok konu dolaşıyor etrafta. İnanın çok üzülüyorum.

Hepimiz buna tepki göstermek için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz ama bu topraklarda hayvanların kaderi hiçbir zaman değişmiyor maalesef. Hani deli gibi tepki gösterip savaş açıyoruz ya; onların canını acıtan, üzen, hayatlarını tehlikeye atan insanlara ve konulara… Aslında çok önemli bir şeyin farkına varamıyoruz. Bu hayvanların birçoğu bizim yüzümüzden bu halde. Nasıl mı? Gidip pet shoplardan ya da barınaklardan hayvan sahipleniyorsunuz değil mi?  Yavruyken minicikken alıyorsunuz ve evinizin bir bireyi yapıyorsunuz. Sonra aradan yıllar geçiyor, şartlar değişiyor, sizlerin ya da çocuklarınızın hevesleri geçiyor, okulları başlıyor, sorumlulukları değişiyor ve sonra o kalbiniz ata ata heyecanlandığınız, çok sevip yere göğe sığdıramadığınız, can dostunuz ilan ettiğiniz köpeğinizi ya da kedinizi bir müddet sonra sokağa bırakıyorsunuz. Kaderini acımasız şartlara terk ediyorsunuz.

Peki sonra neler oluyor? İşte ev hayvanı olan birçok kedi ve köpek acımasızca sokağa bırakılıyor ve evde dahi sizin yardımınızla sevginizle yaşayabilen o hayvan sokaklarda tek başına yaşamaya çalışıyor. Önce evinden olduğu için büyük bir travmayla baş başa kalıyor. Bilmediği daha evvel hiç yaşamadığı bir dünyayı yeniden tanıyor ve savaşmaya başlıyor. Bu savaştan da birçoğu galip olarak çıkamıyor maalesef. Belki yıllar sonra (o da hayatta kalabilirse) merhametli bir hayvanseverle yolları kesişiyor ve yeniden sevmeyi, mutlu olmayı yaşamayı, kısacası hayata tutunmayı öğreniyor. İşte o andan sonra eğer o merhamet sahibi insan da ondan bıkmazsa yaşamına bu şekilde devam ediyor.

Çocukken evde bir hayvanım olması için anneme ve babama çok ısrar ettiğimi hatta günlerce üzüldüğümü almadıkları için onlara küstüğümü ve türlü hırçınlıklar gösterip tavır yaptığımı hatırlıyorum. Annem; bir müddet sonra sıkılıp bize bırakacaksın bizde evde bakamayacağımız için ona bir yer aramak zorunda kalacağız, hayvan rezil olacak diye kabul etmezdi. Şimdi düşününce ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlıyorum. Evet biliyorum. Senaryo aynen onun anlattığı gibi olacaktı. Ve sokaklarda belki de benim bir anlık hevesim yüzünden sahipsiz, evsiz bir köpek daha yaşam mücadelesi vermek zorunda kalacaktı. İyi ki o gün ailem beni durdurmuş ve izin vermemiş diyorum. Bugün bu haberleri ve olanları gördükçe de ne kadar haklı olduklarını bir kez daha anlıyorum.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bu dünya bize ait olduğu kadar onlara da ait. Doğanın bir dengesi olduğu için tanrı bu hayvanları yarattı ve onların bize olduğu kadar bizimde onlara ihtiyacımız var. Onların yaşam hakkına saygı duyalım ve lütfen seçim yaparken her şartı her durumu düşünerek hareket edelim.

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…