Her yıl 1 Mayıs geldiğinde içimde bir coşku, bir umut filizleniyor. Bugün, sadece bir tatil günü değil, emeğin, dayanışmanın ve insanlık için daha iyi bir dünya hayalinin kutlandığı bir bayram. İşçilerin, alın teriyle hayatı inşa edenlerin sesinin yükseldiği bu özel gün, bana her zaman bir araya gelmenin gücünü hatırlatıyor.
Sabah erkenden kalkıp televizyonda veya sosyal medyada 1 Mayıs kutlamalarını izlemek, sanki bir parçası olduğum büyük bir ailenin sevincine ortak olmak gibi. Rengârenk pankartlar, şarkılar, halaylar… Her biri, farklı dillerden, farklı kültürlerden insanların aynı amaç için birleştiğini gösteriyor: Adalet, eşitlik ve insanca bir yaşam. Bu manzara, yüreğimi ısıtıyor. Çünkü 1 Mayıs, sadece bir protesto günü değil; aynı zamanda bir umut günü. Hepimizin daha güzel bir geleceğe inandığını, bunun için çalıştığını hissettiriyor.
Bu yıl da 1 Mayıs’ı coşkuyla karşıladım. Sokaklarda olmasam bile, evde kendi küçük ritüellerimle bu günü anlamlı kıldım. Bir fincan kahve eşliğinde emeğin tarihini anlatan bir belgesel izledim, sonra da en sevdiğim işçi marşlarını dinledim. Zihnimde, dedemin gençliğinde fabrika önlerinde anlattığı hikayeler canlandı. Onun gözlerindeki kararlılık, bugün hâlâ milyonlarca insanın gözlerinde parlıyor. Bu, bana geçmişle gelecek arasında bir köprü kuruyor.
1 Mayıs, sadece işçilerin değil, hepimizin günü. Çünkü emek, hayatın her alanında var. Bir öğretmenin öğrencisine verdiği bilgi, bir çiftçinin toprağa ektiği tohum, bir sanatçının yarattığı eser… Hepsi emek, hepsi değerli. Bu yüzden bugün, sadece meydanlarda değil, kalbimizde de bir kutlama. Birbirimize destek olmayı, omuz omuza durmayı hatırlatan bir gün.
Belki her şey mükemmel değil, belki hâlâ mücadele edilecek çok şey var. Ama 1 Mayıs, bana şunu söylüyor: Birlikte olursak, hiçbir hayal imkânsız değil. Bu yüzden, her 1 Mayıs’ta içimdeki umut biraz daha büyüyor. Çünkü biliyorum ki, emekle, sevgiyle ve dayanışmayla inşa edilmiş bir dünya, hepimizin ortak evi olacak.
Bu 1 Mayıs’ta da gülümsüyorum. Çünkü bu gün, sadece bir tarih değil; bir inanç, bir sevda. Ve ben, bu sevdaya her zaman inanacağım.