Türkiye’de faizlerin yükselmesi ekonomik piyasada yeni bir başlangıç yarattı. Ancak iç piyasada TL’ye güvenin sağlanamamış olması ve döviz borcu yükünün yüksek olması dolara olan talebi kesmedi.
Beklenen yılsonu enflasyonu yüzde 70 geçecek açıklamaları, bankaların mevduata verdiği yüzde 45 faizi cazip kılmadı. Bu nedenle sıkıştırmanın başka alanlara kayması gerekiyor. Doların baskılanması, vergiler, zamlar v.b. Ve büyüme yavaşlarken, işsizlik artacak.
Ekonomiyi düzlüğe çıkaralım mantığı ile kapitalist düzeni yaşatmak, bütçeye para bulmak için atılan adımlar doğru olsa da, bu borcu yapmayan kesimin üzerine yük bindirmek çok da adil değildir. Bu yoksulluğa neden olacaktır. Halkın haykıran sesinin yanında, sanayicide yükselen faizler nedeniyle yatırım yapamaz duruma geldi. Konutta satışlar durdu, borsa yurt dışından sermayenin korkup gelmemesi neden ile yataya geçti.
Türk-İş eylül ayı açlık ve yoksulluk sınırı raporunu açıkladı. Rapora göre, 2021 Ocak’tan 2023 Eylül ayına kadar 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcama tutarı 5 katına çıktı. Açıklamada Türkiye’de yıllık gıda artış oranı yüzde 85 olduğu belirtildi. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için aylık 13 bin 335 Tl (açlık sınırı) ihtiyacı var. Bunlara giyim, eğitim, sağlık, elektrik, telefon, su, yakıt, eklenirse (yoksulluk sınırı) ayda 43 bin TL ihtiyaç olduğu vurgulandı.
Diğer taraftan Emekli-Sen başkanı Mahmut Kaçan ile hafta içinde konuştuğumuz da; Emeklilerin cumhuriyet tarihin da ilk kez asgari ücretin altında maaş aldıklarını ve geçinemediklerini söyledi.
Bu tabloya baktığımızda yoksulluğun yayıldığını görüyoruz. Güzel günler umut ederek, kara bulutların ülkemizi tek etmesini diliyorum..
..
Şu dünyada ölüm var
Yoksulluk var, zulüm var..
Eğme başın namerde
Yüreğin var, dilin var…
Yağmur olsun, sel olsun da
Bahar açsın gül olsun…
Bir ateş yakalım ki
Cümle dertler kül olsun…