Bu dünyada sevdiğini söyleyenlerin çoğu ancak sevgilinin yancıları, gerçek seven ise onun kayıtsız şartsız " kölesidir".
Sevgili ona ‘’gel kendini ben eyle’’ dese derhal kendinden vazgeçer; Çünkü ona muhtaçtır.
Eğer seven kendini gerçekten o eyler ise, ihtimal ki o da kendini seven eylemeye yönelebilir.
Eğer ki seven kendini sevgili eyler ise bütünleşme sevilende gerçekleşmiş; böylece her şey sevilen olmuş sayılır.
O zaman 'niyaz' ortadan kalkar; her şey 'naz'a' dönüşür.
Gereksinim ortadan kalkar, sevgide ve sevgilide kendine yeterlilik hasıl olur.
Yoksulluk kaybolur/ varsıllık peydah olur.
Vel- hasılı kelam her şey bir şeye çare olur.
Böylece çaresizlik kavramı dünyadan yitip gider.
Tüm bunları düşündükten gayrı bir karara varmak elzemdir.
Seven sevdiğini bir sevgili, bir can paresi zanneder ise çok yanılır; oysa ki bilmelidir ki sevilen sevenin cananı değildir: bizzat canıdır.Tam da düşüncelerin zirvesine ulaşmış iken Üstad Fuzuli'yi zikretmez isek bu kadar ettiğimiz kelam, laf- ı güzaftan öteye gitmez kanaatimce; Eğer " Leyla vü Mecnun" kitabını yazmasa idi bu dünyada sevgi eksik kalır idi. Ne demiş idi Fuzuli Üstadımız; Her ne var ise bu alemde aşk imiş/ Gerisi kıyl- u kal imiş... ( kıyl- u kal: Dedikodu) Yazımızı Sümmani Baba'nın sözleri ile sonlandıralım; "
Dünyayı sevenler VELİ değildir/ Canından geçenler DELİ değildir." Selâm olsun Seyyid Nesimi'ye, Selâm olsun Hallac- ı Mansur'a..