İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hıdır Çak’ın açıklamalarına göre, Adana’da hafif raylı taşıma sisteminin günlük yolcu sayısı 30 bini dahi bulmuyor. Buna karşılık, Büyükşehir Belediyesi’ne ait otobüsler 92 bin, özel halk otobüsleri 132 bin ve dolmuşlar ise yaklaşık 240 bin yolcu taşıyor. Bu tablo, kent içi ulaşımın büyük oranda kara taşıtlarına dayandığını net şekilde ortaya koyuyor.
Tabii ki yol çalışmaları da devreye girdiğinde, zaten yoğun olan trafik adeta kilitleniyor. Örneğin, Valilik civarından geçen tren hattının üzerindeki köprünün yapımı aylarca sürdü ve bu süreçte şehir merkezinde trafik tam anlamıyla felç oldu.
Şimdi ise hızlı tren projesi kapsamında Kasım Gülek Köprüsü’nün yıkılması gündemde. Bu durumun, halihazırda oldukça yoğun olan şehir içi trafiğini daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmesi kaçınılmaz.
Peki çözüm ne? Üstelik uzun vadeli ve sürdürülebilir bir çözüm...
Yanıt aslında belli: Hafif raylı sistemin ikinci etabı için kazmayı bir an önce vurmak gerekiyor.
Ancak en büyük engel yine aynı: Bütçe yok. Ne var ki, bu noktada yerel yönetimler başta olmak üzere ilgili tüm kurumların koşulları zorlaması şart. Çünkü raylı sistemin şehir hastanesi, üniversite ve yeni stadyuma kadar uzatılması, sadece ulaşımı kolaylaştırmakla kalmayacak; aynı zamanda kent içi trafik yükünü ciddi oranda hafifletecek.
Adana'nın büyüyen nüfusu ve gelişen şehir yapısı, çağdaş ve entegre ulaşım sistemlerini zorunlu kılıyor. Otobüs, dolmuş gibi kısa vadeli çözümlerle artık bir yere kadar gidilebiliyor.
Raylı sistemin yaygınlaştırılması ise hem bugünün hem de geleceğin Adana’sı için kaçınılmaz bir adım.