Adana bir festivali daha geride bıraktı.
Portakal Çiçeği Festivali, Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali ve son olarak da Lezzet Festivalini geride bıraktık.
Pazar Günü de İsmet Atlı Güreş Festivali gerçekleştirilecek.
Adana gastronomi alanında kendini ispat etmiş bir kent.
"30 Ekim-13 Kasım tarihleri arasında Semerkant'ta UNESCO'nun düzenleyeceği toplantıda Adana’nın gastronomi şehri ünvanı alması bekleniyor.
Dileğimiz bunun gerçekleşmesi.
Elbette festival önemli ama insanların sinemaya gidecek parası yok ki…
Lezzet Festivaline kent içinden çok daha fazla katılım olabilirdi ama aileler gidemiyor ki…
Kebabın ucuz olacağı söylendi. Belirlenen fiyat sadece dürüm için 300 liraydı ama tutturabildiğine satan oldu. Kimi 320 liradan kimi 350 liradan sattı dürümü.
Bir çocuk babasına bağırıyordu: Kebap diye geldik, beni tavuk dürümle kandırdın baba!
Elbette festivaller önemli.
Bir şehre ne kadar çok fiziki hizmet yaparsanız yapın onu sanatla, kültürle taçlandırmazsan olmaz.
Halk sanata da, spora da kültürel etkinliğe de doymalı ama asıl mesele karnın doyması.
Yoksulluk insanları her şeyden mahrum bırakıyor.
Bir işin varsa da yoksulsun artık.
Yoksulluk sınırı 91 bin lira.
Ülkenin yarısından fazlası asgari ücretli.
Asgari ücret 22 bin lira, emekli maaşı 16 bin 800.
En yüksek engelli maaşı ise 8 bini bulmuyor.
Allah aşkına bu insanlar ne yapsın.
Artık lüksü, şatafatı bir yana bırakmak lazım. Savurganlığı, israfı…
Çare o kadar basit ki…
Üretimdir çare. Üretmediğin sürece dışla bağımlı olursun.
Biz , 20 yıl öncesine kadar tarımda kendine yeten bir ülkeyken şimdi ithalat ülkesi olduk.
Sonuç olarak üretmekten başka çare yok.
Gidemesek bile ailemizle bir festivale yine de sahip çıkalım memleketin festivallerine.