22 Eylül Pazartesi günü başlayacak olan 32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, yalnızca bir film festivali değil bir hatırlamanın ve sahiplenmenin adıdır.

Konserlerin, festivallerin, sanatsal etkinliklerin çeşitli gerekçelerle yasaklandığı, engellendiği bir dönemdeyiz. Üstelik en çok da seküler ve muhalif kesimlerin bu yasaklamaları “olağan” karşılamaya başlaması, belki de en vahim olanı. Oysa kültür, sanat ve ifade özgürlüğü ancak ve ancak sahip çıkılarak yaşatılır.

Adana’da düzenlenecek olan Altın Koza Film Festivali büyük önem taşıyor. Adanalılar için bu festival, sadece sinema değil; kimliktir, hafızadır, bellektir. Yeşilçam’ın izinden gelen, 1969 yılından bu yana Türk sinemasının nabzını tutan bu festival, yıllar içinde kendini sürekli yenileyerek, dünyanın dört bir yanından sinemacıları buluşturmayı başardı.

Bu yıl toplam 895 film başvurusu yapılmış. Üstelik 51 ayrı ülkeden kısa film başvurusu var. Bu sayılar, Altın Koza'nın artık sadece ulusal değil, uluslararası alanda da nasıl bir değer kazandığını açıkça gösteriyor. Böyle bir organizasyonun kıymetini bilmemek, elimizdeki en büyük kültürel hazinelerden birini göz göre göre yitirmek olur.

Adanalılar bu festivale sahip çıkmalıdır. Sadece izleyici olarak değil, bu şehre ve bu mirasa gönül veren bireyler olarak... Altın Koza, yalnızca Adana’nın değil, Türkiye’nin sinema hafızasıdır. Bu festival yaşamalı ki, sanatın sesi kısılmasın. Bu festival yaşamalı ki, başka bir dünyanın mümkün olduğu sinema perdesinde yeniden hatırlansın.

Bugün Altın Koza’ya sahip çıkmak, kültüre, sanata ve özgür yaşama sahip çıkmaktır. Ve bu sahipleniş, geleceğe bırakacağımız en anlamlı mirastır.

Görevden uzaklaştırılan Zeydan Karalar’sız ilk festişval olacak bu. Yani görev süresi içinde onun katılamayacağı ilk festival. Karalar, Marmara Cezaevi’nden mesaj yolladı:

‘’Ben yokum diye sakın eksik bir şey yapmayın. Yapabileceğinizin en iyisini yapın. ‘’

Önemliydi bu mesaj.

Çünkü siz ne kadar fiziki hizmet yaparsanız yapın, onları kültür ve sanatla taçlandırmazsanız hizmetler eksik kalır.

Haydi hep birlikte Adana’yı taçlandıralım.