Adana, Akdeniz’in sıcakkanlı kenti; portakal çiçeği kokusu, kebabın dumanı ve sokaklardaki neşeli kalabalıkla anılır. Ancak son yıllarda, bu güzel şehrin insanlarının dilinde başka bir konu var: toplu taşımadaki aksaklıklar. Otobüslerin saat başı çalışması, Adanalıyı duraklarda uzun bekleyişlere mahkûm ediyor. İşe, okula, hastaneye ya da sevdiklerine ulaşmaya çalışan insanlar, adeta zamanla yarışıyor. Peki, bu çile neden sürüyor ve Adanalı neden bu kadar mağdur?
Adana’nın sıcağında bir otobüs durağında beklemek, sabrın sınırlarını zorlayan bir sınav. Sabah işe yetişmeye çalışan bir memur, okula geç kalmamak için koşturan bir öğrenci ya da hastane randevusuna zamanında ulaşması gereken bir hasta… Hepsi, durakta aynı soruyu soruyor: “Otobüs nerede?” Saat başı seferler, özellikle sabah ve akşam saatlerinde, şehir hayatının ritmini bozuyor. Bir saat bekledikten sonra gelen otobüsün tıklım tıklım olması, üstüne bir de klimanın çalışmaması, Adanalının tahammülünü iyice zorluyor.
Merkeze uzak mahallelerde durum daha da vahim. Mesela, Karataş’ta yaşayan bir vatandaş, akşamüstü otobüsünü kaçırırsa, eve dönmek için saatlerce beklemek zorunda. “Bir otobüs kaçırdım diye eve yürüyemem ya, ne yapayım?” diye yakınanlar az değil. Çukurova’da, Yüreğir’de ya da Seyhan’ın ara sokaklarında da manzara farklı değil. Öğrenciler, okul çıkışı otobüs bulamıyor; çalışanlar, mesaiden sonra evine ulaşmak için durakta çaresizce bekliyor. Toplu taşıma, bir şehrin can damarı olmalı, ama Adana’da bu damar tıkanmış gibi.
Sorunun kökeninde ne yatıyor? Seferlerin seyrekleşmesi, belki pandemi dönemindeki düşük taleple başladı. Okullar kapalıyken, iş yerleri evden çalışmaya geçince otobüs sayısını azaltmak mantıklı görünebilirdi. Ama hayat normale döndü, okullar açıldı, iş yerleri doldu; peki, seferler neden hâlâ aynı? Saat başı otobüs, bir metropol için kabul edilebilir mi? Adana gibi hareketli bir şehirde, toplu taşımanın bu kadar aksaması, sadece bir hizmet eksikliği değil, aynı zamanda halka saygısızlık.
Bir başka mesele de hizmet kalitesi. Otobüslerin içindeki temizlik sorunları, şoförlerin kimi zaman kaba tavırları, durakta bekleyen yolcuyu görüp geçip gitmeleri… Bunlar, Adanalının çilesine tuz biber ekiyor. Bir vatandaşın “Şoför durağa bakmadan gazladı, sanki kendi keyfine göre sürüyor!” demesi, bu sorunun ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Üstelik, dijital çağda olduğumuz halde, otobüs saatlerini takip etmek için kullanılan uygulamalar da güvenilir değil. Kaç dakika sonra otobüs geleceğini gösteren sistemler, çoğu zaman yanlış bilgi veriyor ya da hiç çalışmıyor.
Peki, bu çile nasıl biter? Öncelikle, belediyenin halkın sesine kulak vermesi şart. Sabah ve akşam saatlerinde, özellikle yoğun güzergâhlarda ek seferler konulmalı. Öğrencilerin ve çalışanların ihtiyaçlarına göre bir sefer planı yapılmalı. İkinci olarak, otobüslerin bakım ve temizlik standartları yükseltilmeli; şoförlere düzenli eğitim verilmeli, denetimler artırılmalı. Son olarak, otobüs saatlerini gösteren dijital sistemler, gerçekten işler hale getirilmeli. Adanalı, durakta beklerken “Acaba otobüs gelecek mi?” diye düşünmemeli.
Adana, sıcak insanlarıyla, lezzetli yemekleriyle, tarihi ve kültürüyle bir inci. Ama bu incinin parlaklığını, ulaşım gibi temel bir konuda yaşanan sorunlar gölgeliyor. Saat başı otobüs beklemek, Adanalının kaderi olmamalı. Belediye, vatandaşın çilesine son verecek adımları atmazsa, duraklardaki bekleyiş uzadıkça, sabırlar da taşacak. Adana, daha iyisini hak ediyor. Bu şehir, hareketli ruhuna yakışır bir toplu taşıma sistemini hak ediyor.