Peygamber'in sevgili torunu Hz. Hüseyin'in, İslam'ın kurucu ilke ve prensipleri uğruna canını verdiği Kerbela...
İslâm tarihinde ilk ve en önemli kırılma noktasıdır. Kerbela şehidi Hz. Hüseyin 'ruhu', Yezid ise 'nefsi' temsil eder.
Hüseyin fedakârdır. İlkelerin koruyucusudur, mutlak adalet için canını vermiş ve kurban olmuştur. Cömertir Hüseyin...
Merhamet ve şefkat burcundandır. Koruyucu, gözeten ve bağışlayandır. Yezid ise kötülüğü emreden nefs'in sembolü olarak okunmalıdır. Ve hep almak, çalmak, öldürmek ve yok etmek isteyendir. Zalimliğin ve şerefsizliğin gözle görünen halidir Yezid... Bu açılardan bakıldığında insanlık tarihinin her döneminde Hüseyin'ler ve Yezid'ler karşı karşıya gelecektir...
Bugün de İslam coğrafyasının birçok kesimini kana bulayan emperyalist ve sömürgeci odaklar Yezid'liğini sürdürmekte, Hz.Hüseyin'in Kutlu mücadelesini takib eden mazlum ve masumlar da ilke ve inançlarını koruma uğruna canlarını vermeye devam etmektedir.
İslâm Hz.Hüseyin'e göre, evrensel bir hidayet çağrısıdır. Yezid'e göre ise bir iktidar ve hakimiyet aracıdır. Bu kutlu Peygamber soyunun uğradığı zulme, bu büyük zulmün metafiziksel mânâsına, Kerbela 'da yaşanan o yürek yakıcı hadiseye, evveli ve dahi sonrasına, irfani ve tarihi yönleriyle bugünden sonra da hatırlanmaya ebed müddet devam edecektir. Veliler sultanı, Allah'ın Arslan'ı Hz.Ali'nin, Muaviye zalimine ve haysiyetsizliğine karşı gösterdiği yiğitliği hiçbir zaman unutmamak insanlığın boynunun borcudur.
Son söz; Yezid'le su içmektense, Hüseyin'le ölmek ne güzeldir...