Günümüz çocukları, gençlik dönemine girdiğinde daha bir özgürleşeceğini zannederken korkunç bir dijital meşguliyetin girdabına giriyor.Evet,bilgiye ulaşmak,iletişim kurmak artık saniyelik fakat genç zihinler hiç olmadığı kadar dağınık ve dikkatler paramparça,fikirler ve düşünceler hep kopya,yenilik ve yaratıcılıktan eser yok.Kaydır-beğen-geç üçlemi hayatımızın içine işlemiş,düşünmeden,dinlemeden izlemeye ,zaman öldürmeye son hız devam ediyoruz.

Yeme içmeden tutun kılık kıyafet ve müzik kültürümüzün yıllar içerisinde nasıl dejenere olduğunu dikkate aldığımızda,bunun bir rastlantı değil aslında dijital bir kandırmaca olduğunu anlamak,bütün bunların tesadüften ibaret olmadığının farkına varmak zor olmasa gerek.Gençlerin sürekli kafası meşgul olsun,düşünürler,tasarlarlar ve yaratırlar diye tüm zamanları sosyal medya ve diğer unsurlarda alıkoyulsun tuzağı tıkır tıkır işliyor.Gençlere özgür olduğunu zannettiren fakat sanal zincirlerle her tarafını bağlamış korkunç bir sistem…Tercih tahmin algoritmalarıyla her geçen an ekran başına daha maruz bırakılıyorlar.Sanal kimlikler,sanal başarılar ve sanal arkadaş paylaşımları ile gerçek kimliklerinden gittikçe uzaklaştırılıyorlar.Hele işin içine bir de yapay zeka girdi ki sormayın gitsin.Gerçek ile fake yani sahte arasındaki farkı ayırt etmek çok zor.Maalesef gençlerimiz sanal bir sisin içerisinde ve göz gözü görmüyor.

Sahi umut var mı? Umudun olabilmesi için ortaya uygulanabilir somut hedeflerin koyulması lazım.Mesela neden dijital okuryazarlık eğitim-öğretim müfredatında yok? Teknolojinin esiri olmayan bilinçli bir nesil yetiştirmek için önce onları sanal dünyaya adım atmadan eğitmek doğru değil mi? İşin aslı gerçek özgürlük,teknolojik araçları bilinçli kullanmaktan geçiyor,ama bunun bilincinde kimler var?