Şu an tüm ağaçlar, kuşlar, nehirde balıklar ve hatta başına şeytan boynuzu eklenen resimler bile aynı şarkının o yürekleri patlatan, gözleri yerinden oynatan nakaratını söylüyor. Üç kez yankılanıyor siyahın panjurlarından çamurlu isyanlara, şimdi esaret vakti. Oysa öğretilen olguda düşmek olağan ama kalkmak şart. İnsanın kurtuluşu yine insandadır. Görmezden gel! Ne demek görmezden gel? Üç maymunu oynamak bize göre değil çocuk. 

Daha önce hiç görmediğin tonlarda cesaret üretsin kalbin, al kitabı eline, oku! Tüm kitaplar istikbalini kazanman için onuruyla bekliyor ölümsüzlük diyarında. Kütüphaneler ölümsüzlüğün mabedi.

Kalk Çocuk

İhtiyar bir akşamın korku açan saçlarından beslendi

Ayazı şimşeğin bıçak gibi karıştı diline

Işıkları yanmayan bir bela aklında

Yüreğini kesmeden önce vazgeçmişti sokaklardan

Kalem izi ve duman kiri bir tenha

Ayaklı emlakçıların sırtındaki kaplumbağa misali

Kafesini açık unutmuş hayaller terzisi

Kapandı koşan gözler, an meselesi...,,,uyudu

Uyuyacak!

Kalk çocuk, kalk!!!! KALK,,,

Resimlerine neşter gülüşü değmeden kalk!

Rüyalarını emziren annen aşkına kalk!

Kırılmış navigasyonun tiksintisi çelikleşmeden uzan nehirlere

Kaybolan ayaklarının jöleli saçlarını tara yeniden

Maviye geçirdiğin dişlerin susamış baharlara

Belli ki acıkmışsın ölümün mekânız suratında

Olmayan ceplerinde biriktirdiğin öfkeni

Ezberlerin tunç tesbihlerini parçalarcasına

Haykır takvim yapraklarının azametli kulaklarına...

Nerede gökyüzüne istiflediğin afişlerin?

Bilirsin yıkılmak olağan, kaybetmekse sıradan!

Yeniden diril, diril yeniden çocuk.

Hanidir şehir çöker üstüne kinle çalkalanır boğaz

Ağız dolusu İstanbul tükürürsün

Pişirilmiş yüreğin asansör boşluğu gibi bir boşlukta katılaşır

Yalnızlığın gözyaşları sarıp sarmalar tenini

Kelebek ruhları kaldırımların meleksiz akışlarında saklanır

Nedensiz başlayan bir tılsımın ellerini yakan tütün

Rönesansın eşkâline uydurduğun takım elbisen

Ve mermer çerçevelerin dokunamadığı rahim

Acıdır...,,, Acıtır üstelik...!!!

Kalk çocuk, kalk! KALK,,,

Duygularına neşter gülüşü değmeden kalk!

Avuçlarını emziren annen aşkına kalk!

Bilirsin yıkılmak olağan, kaybetmekse sıradan

Diril yeniden, yeniden diril çocuk!

Ölümü bilmezliğin altüst ettiği sessizlik

Bir örümceğin çelik ağı gibi yankılanır sokaklarda

Öfke denen bestenin şefkatli kundağına sarılı

Gizli bir mesaj havalanır elmacık kemiğine

Bekletilmiş karmaşaların sahillerine sal oltalarını

Yürü hadi,,, kon, çocuk yüreklerine şairlerin……

Şu an tüm ağaçlar, kuşlar, nehirde balıklar ve hatta başına şeytan boynuzu eklenen resimler bile cesaretle atacağın tek adımı bekliyor. Biliyorsun düşmek sıradan ama kalkmak şart!