Kelime cesetleri ile yazmaya çalışıyorum. Yatağını bulamayan düşüncelerimle içi boşaltılan kelime leşleri üzerine basa basa arıyorum ışığı. Bu nasıl bir savaş meydanıdır? Tüm uzuvları koparılmış hukuk; karalanmış ve üstünden bir silindir gibi geçilmiş ahlak; dürüstlük çarmıha gerilmiş, iyilik kör kuyulara atılmış üstüne beton dökülmüş.

Anlattıklarımı anlaman için okyanus olmana gerek yok, kendin ol yeter!

Haklıdan ve haktan yana olmak, gülümseyebilmek dürüstlüğe…

Yalana sarılmamak…

Onuncu köyden de kovulmazsak iyi. Kesik kuyruklular ne zaman çoğaldı etrafımızda?         

-Kuyruk meselesine biraz sonra geleceğim, şu meşhur kuyruk meselesine...-

Bu kesik kuyruklular ayrık otu gibi bir anda türer mi?

Kazan da nasıl kazanırsan kazan mantığı “Hak” kelimesinin boşalttı içini. Hak ki namustur, Hak ki vicdandır, Hak ki Tanrıdır! Onu bile öldürdüler (!)

Kırk yıllık dost gibi muhabbet eden güvendiklerimiz arkadan kazınca kuyuyu “Samimiyet” kelimesi attı kendini darağacına. Üstelik normalmiş gibi uçuştu yalanlalar havada. İlginç.

Erdemli ve edepli olmak emeksiz kariyer sahibi olanlar için boş laf.

Birilerinin hakkını çalmak sıradan, karşı gelmek aptallık. Ah o kesik kuyruklular, yatacak yeriniz yok sizin.

İntiharın eşiğinde koca toplum.

Şimdi gelelim şu kuyruk meselesine:

Bir gün bir tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış, ne kadar kurtarmak istese de kurtaramamış kuyruğunu sıkıştığı yerden tilki. Tek çözüm varmış; o da kuyruğunu kesmek. Artık yapacak bir şey yok mecburen kesmiş kuyruğunu, canı acımış tabi. Diğer taraftan kuyruksuz diye dalga geçileceğini de biliyormuş.                                                                        

Karşılaştığı ilk tilki arkadaşı onu gördüğünde:

– Kuyruğunu neden kestin?” diye sormuş.                                                              

Kuyruğu kesik olan kurnaz tilki:

– Hep mutsuzdum, farklılık aradım ben de kestim kuyruğumu. Böyle kendimi çok mutlu hissediyorum şimdi o kadar mutluyum ki adeta sevincimden havalara uçuyorum, demiş.     

Bunun üzerine diğer tilki de kesmiş kuyruğunu. Fakat ne mutluluğu acıdan ölmüş. Acı içinde kıvrana kıvrana gitmiş tilkiye:

– Neden bana yalan söyledin, çok canım acıdı, demiş.                                                       

Tilki:

– Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen onlar asla kuyruğunu kesmez ve bizimle hep dalga geçerler demiş. Aman kardeş sürekli bizimle dalga geçilmesini ister misin?            

Bu iki tilki diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu ballandıra ballandıra anlatmışlar.
Böylece tilkilerin çoğu kuyruklarını kesmişler.                                                                   

 Çoğunluk onlara geçince bu seferde kuyruğu olanlarla dalga geçip onlara eziyet etmeye başlamışlar.

Kıssadan hisse: Eğer toplumu bozarsanız dürüst olanlar yalancı ve hırsızların içinde ezilmeye mahkûm olur. Sokaklarda göğsünü gere gere gezer dalkavuklar.