Sanayi ve teknoloji alanında verimlilik konusunun da geri planda kaldığını belirten Kısacık, “Kalkınma modelimizi değiştirmemiz lazım.” dedi.

“Yapay zekâ TÜBİTAK’ta bir enstitüye hapsedilmiş”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde söz alan DEVA Partisi Adana Milletvekili Sadullah Kısacık, bakanlığın yapay zekâ politikalarını değerlendirdi.

“Trafik Güvenliği Değil, Gelir Tuzağı!” Orhan Sümer’den Çarpıcı Trafik Cezası Uyarısı
“Trafik Güvenliği Değil, Gelir Tuzağı!” Orhan Sümer’den Çarpıcı Trafik Cezası Uyarısı
İçeriği Görüntüle

Kısacık, yapay zekâ teknolojisinin insan yaşamında, eğitimden sanata, kültürden sağlığa, turizmden sanayiye kadar birçok alanda devrim niteliğinde değişim yarattığını belirtti. Türkiye’nin bu alanda hazırlık yapmakta ve önlem almakta birçok ülkenin gerisinde kaldığını vurgulayan Kısacık, şu ifadeleri kullandı:
“Artık yapay zeka çağındayız. Dünya’da bu alanda yarış çoktan başladı. ABD, Avrupa ülkeleri, Çin, Güney Kore, hatta Birleşik Arap Emirlikleri yapay zekâ konusunda yıllar öncesinden önlem aldı. Bu ülkelerin çoğunda devletin en üst düzeyinde mekanizmalar kuruluyor, hatta yapay zekâ bakanlığı kuranlar var. Ama Türkiye’de tüm sektörleri ilgilendiren, hayatın her alanını etkileyen yapay zekâ devrimi TÜBİTAK’ta bir enstitüye hapsedilmiş durumda. Sanayi ve teknoloji alanında ‘Güçlü bir yapay zekâ altyapısı kurduk. Yapay zekâda güçlü yapısal reformlar yaptık. Yapay zekâya yön veren bir ülkeyiz’ dememiz lazımken elimizde bir enstitüsünden başka bir şey yok.”

“Sanayimizde milli verimlilik seferberliği başlatmalıyız”

Kısacık, sanayide verimlilik stratejisinin yıllar içinde önemini kaybettiğine de dikkat çekti. Eğitim faktörünün sanayideki verimlilik için hayati önemde olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Benim üniversite eğitimi aldığım yıllarda üniversitelerimizde Milli Prodüktivite Merkezleri vardı. Bu merkezlerde sanayi alanında verimlilik konusunda eğitimler, seminerler, çalışmalar yapılarak sanayide verimlilik üzerine farkındalık bilinci oluşturulurdu. Maalesef şu anda verimlilik konusunda da bir stratejimiz ve etkin bir kurumumuz yok. Verimlilik konusunun çok gerilere itildiğini ve yapay zekada olduğu gibi bir genel müdürlük bünyesinde hapsedildiğini görüyoruz. Önerimiz, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da üzerinde, okullarımızdan başlayarak milli verimlilik seferberliğine girişilmesidir. Eğitim yoluyla verimlilik kültürü ve bilincine sahip bir toplum oluşturmalı ve sanayimizde ihtiyaç duyduğumuz dönüşümü sağlamalıyız.”

Kısacık, sanayide stratejik verimliliğin yapay zekâ alanında yaşanan geri kalmışlıkla aynı kaderi paylaşmaması gerektiğini vurguladı.

“Kalkınmada devlet aklına ihtiyacımız var”

Kısacık, Türkiye’nin kalkınma ajansları, KOBİ’ler ve KOSGEB üzerinden yıllardır sürdürdüğü kalkınma modelinden istenilen verimin alınamadığını ifade etti.
“Yıllardır bir türlü gerçekleştiremediğimiz bir kırsal kalkınma hayalimiz var. Şimdi ise Yerel Kalkınma Hamlesi Programı ile kırsal kalkınmayı desteklemeye çalışıyoruz. Kalkınma ajanslarımız, KOBİ’lerimiz ve KOSGEB bir bölgenin ekonomik potansiyelini değerlendirecek projelere destekler veriyor. Ancak bu desteklerin amacına ulaşması konusunda bir devlet aklına ihtiyacımız var.” diyen Kısacık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Adana’da Aladağ İlçemiz’deki Acıman Yaylası bu konuda bir örnektir. Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından Almanya'dan, İsviçre'den, Fransa'dan birçok kişi sağlık amacıyla Acıman’a gelir. Dünya’nın keşfettiği faydalı ve sağlıklı bir su kaynağı var. Ama Acıman’a gidenler çadırda kalıyor. Ne bir tesis ne bir kulübe var. Gidenler aynı gün geri dönmek zorunda. İşte bu noktada bir devlet aklı gerekli. Bu akıl Acıman’ı inceleyecek, analizini yapacak, suyunu araştıracak, termal üretim ve turizm yapan uluslararası veya ulusal şirketi bulacak, KOSGEB ile İŞKUR ile belediyelerle koordinasyonlu bir organizasyon sağlayarak bölgeye ekonomik değer kazandıracak. Ancak kalkınma ajanslarımızın bırakın böyle bir projeye imza attığını, yıllardır bir kurumu büyüttüğü, istihdamı artırdığı, bir şehrimizi ekonomik açıdan geliştirip dönüştürdüğü bir başarı hikayesine şahit olmadık. Eğer bu alanlarda bir başarı yakalayacaksak kalkınma modelimizi değiştirmemiz gerekiyor. Kalkınma ajanslarımız merkezden yönetilmemeli, bulunduğu bölgenin içinde olmalı, bölgeyi iyi bilmeli ve ekonomik potansiyelini değerlendirmeli.”

Kaynak: BÜLTEN