Çok hikâyeler dinledik, hâlâ dinliyoruz.
“Enflasyon düştü!” deniyor…
TÜİK’e göre aylık %0.87.
Düşmedi kardeşim, sadece hızı kesildi.
ENAG: %2.13
İTO: %1.19 diyor.
Düşünce belli,
Yıllık oran düşük gözüksün; asgari ücretliye, emekliye, memura zam düşük verilsin.
Bunun adı popülizmdir.
Satın alma gücü arttı mı?
— Hayır.
Gelir dağılımı düzeldi mi?
— Hayır.
Gayrimenkulde canlılık var mı?
— Hayır.
Yurt dışından sermaye akışı başladı mı?
— Hayır.
Yatırım yapan var mı?
— Hayır.
Genel tüketimde et, süt, yağ fiyatlarında kalıcı ucuzlama var mı?
— Hayır.
Banka kredilerinin faizleri düştü mü?
— Hayır.
Kira giderinde ki artış düştü mü ?
_ Hayır
Üretmeden durgunluk yarat, vergileri artır, alım gücünü düşür.
Zengin daha çok kazansın;
altına, vadeliye, kriptoya yatıran kazansın…
Ücretleri kıs, nitelikli iş gücü gitsin; verim düşsün.
Unutma, arkasından Yapay Zeka geliyor, hızlı, kayıt tutan, raporlayan, söz dinleyen, yemek istemeyen, ücret istemeyen,yabancı dili olan, dayanıklı…
Hadi bakalım, %30’a dayanan işsizliğe istihdam yarat!
Olmaz arkadaşım…
Bu hikâye tutmaz.
Üretmeliyiz, iyi ücret vermeliyiz, piyasanın çarklarını döndürmeliyiz.
Kredi faizlerini düşürmeliyiz.
Vergiyi az kazanan değil, çok kazanan vermeli.Birkaç evi, birkaç villası, denizde birkaç yatı, yabancı marka bir kaç arabası v.b.olandan daha çok vergi alınmalı..
İsraf kesilmeli.
Üretim hızlanmalı, denetlenmeli; ihracat artmalı; ürünler geri dönmemeli.
Denetleyiciler ahlaklı ve çalışkan olmalı.
Büyük oynamak yerine küçük ama sağlam adımlar atmalıyız.
Ancak bir kısmını yazabildiğim hikâyenin sonu güzel olsun…
2026’da daha iyi günler görmek umuduyla.