Boşanma davalarında en çok gündeme gelen tartışmalardan biri, düğünde takılan altınların ve diğer ziynet eşyalarının kime ait olduğudur. Halk arasında bu konuda farklı inanışlar olsa da hukuken kural oldukça nettir. Yargıtay’ın yıllardır süregelen kararlarına göre, kadına takılan ziynet eşyaları, kim tarafından takılmış olursa olsun, kadının kişisel malı sayılır. Yani ister damadın ailesi, ister gelinin ailesi ya da davetliler tarafından takılsın, kadının üzerinde bulunan ziynet eşyaları boşanma halinde de kadına aittir.

Bu yaklaşımın temelinde örf ve âdetlerimiz yatmaktadır. Ziynet eşyaları, toplumumuzda kadına özgülenmiş, onun hem süs eşyası hem de ekonomik güvenliği olarak kabul edilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017/1739 Esas, 2018/3340 Karar sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere, kadına özgülenen bu eşyalar üzerinde erkeğin boşanma halinde herhangi bir hak iddia etmesi mümkün değildir.

Uygulamada en çok tartışma ise altınların bozdurulması noktasında ortaya çıkar. Çoğu evlilikte ev alınırken veya borç ödenirken altınlar bozdurulur. Eğer bu durum kadının rızası dışında gerçekleşmişse, kadın bu altınların aynen iadesini, mümkün değilse bedelini talep edebilir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/13734 Esas, 2019/10474 Karar sayılı ilamında bu husus açıkça ortaya konmuş, kadının iradesi dışında bozdurulan ziynetlerin iade edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Buna karşılık, kadının kendi rızasıyla ziynetlerini ev veya borç için verdiği durumlarda, çoğu kez geri isteme hakkı doğmamaktadır. Burada mahkemeler kadının özgür iradesini dikkate alır.

Bununla birlikte, damada takılan altın saat, yüzük veya kol düğmesi gibi eşyalar ise erkeğe ait kabul edilmektedir. Yargıtay da bu ayrımı açıkça ortaya koymuş ve hangi ziynet eşyasının kime ait olduğunu netleştirmiştir. Yani kural basittir: kadına takılan kadına, erkeğe takılan erkeğe.

Boşanma davalarında ziynet eşyalarıyla ilgili uyuşmazlıklar “ziynet alacağı davası” adıyla açılan davalarla çözülür. Bu noktada ispat yükü önemlidir. Kadın, altınlarının elinden alındığını veya kendisine iade edilmediğini iddia ediyorsa, bunu ispatlamalıdır. Düğün görüntüleri, fotoğraflar, hatta tanık beyanları bu davalarda en önemli deliller arasındadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/12568 Esas, 2015/14079 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, ziynet eşyalarının kadına ait olduğu karine olarak kabul edilir ve kadın bunları rızasıyla vermediğini ileri sürüyorsa, iade edilmesi gerekir.

Sonuç olarak, ziynet eşyalarıyla ilgili tartışmalar ne kadar yoğun olursa olsun, hukuki açıdan kural nettir. Kadına takılan ziynetler, kadının kişisel malıdır. Kadın, bu eşyaları aynen alamıyorsa bedelini talep etme hakkına sahiptir. Burada önemli olan kadının iradesinin ihlal edilip edilmediğidir.

Bir kadın olarak ve avukat sıfatımla şunu özellikle belirtmek isterim: Boşanma sürecinde ziynet eşyalarınızı korumak için mutlaka bilinçli hareket edin. Düğünde takılan takıların kayıtlarını tutun, fotoğraf ve video görüntülerini saklayın, gerekirse tanık desteğine başvurun. Eğer altınlarınız elinizden alınmışsa ya da rızanız dışında bozdurulmuşsa, hakkınızı aramaktan çekinmeyin. Ziynet eşyaları yalnızca bir süs değil, aynı zamanda kadının ekonomik güvencesidir. Boşanma sonrasında bu hakkın korunması, kadınların hayata yeniden güçlü bir şekilde başlaması için büyük önem taşır.

AVUKAT ASLIHAN BEGÜM GÜNGÖR