Bazı anlar vardır, büyük laflar etmeden, sadece kalpten gelen minicik bir hareketle başlar. Kimi zaman bir tebessüm, kimi zaman tatlı bir söz… Ve hiç tahmin etmediğimiz kadar uzağa ulaşır bu küçük dokunuşlar. Okuldan çıkan küçük bir kız çocuğu, yolda oturmuş, belli ki yorgun ve yalnız bir ihtiyarla göz göze gelir. Ne bir söz söyledi ne de bir şey sordu. Sadece gülümsedi… Sıcacık, içten bir tebessümdü bu. Yaşlı adam o an, belki de günlerdir hissetmediği kadar değerli hissetti kendini.

Yürüyüp evine dönerken, yıllar önce bir dostunun ona yaptığı küçük bir iyilik geldi aklına. O an ona yazmaya karar verdi. Duygularını, minnetini beyaz bir kâğıda döküp, eski dostuna samimi bir mektup yolladı. Mektubu alan adam içinse bu, yıllar sonra gelen çok güzel bir bahar esintisi gibiydi. Unuttuğu duyguları hatırladı, yüzü gülüverdi. O gün öğle yemeğini dışarıda yedi ve garsona gönlünden geçen fazladan bir bahşiş bıraktı. Çünkü iyilik, gerçekten bir yerden dokunduğunda, başka bir kalbi de harekete geçiriyor.

O garson ise aldığı bahşişle mutlu oldu. Eve dönerken kaldırımda oturan, yorgun, bitkin aç bir adam gördü. Cebindeki paranın bir kısmını ona uzattı, Bunu al “sıcak bir çorba iç” dedi. İki gündür karnı aç olan o adam, bir lokantaya girip sıcacık bir tabak çorbayla kendisine geldi. Karnını güzelce bir doyurdu, içi ısındı. Karnı doyan adam dönüş yolunda, bir köşeye sığınmış, ıslak ve titreyen bir kedi yavrusu gördü. Kıyamadı… Onu aldı, evine götürdü. O gece apartmanda yangın çıktı. Yangını ilk fark eden, o minik kediydi. Yüksek sesle miyavlamasıyla ev sahibini uyandırdı ve hemen herkesi uyardı. Apartmandaki herkes kurtulmuştu.

Ve o gece kurtulanlar arasında küçük bir çocuk da vardı.

Yıllar sonra o çocuk, 0 ülkenin cumhurbaşkanı oldu.

Belki farkında bile olmadan, o küçücük tebessümle başlayan iyilik zincirinin en büyük halkasıydı.

*

Hayat böyle işte…

Bir tebessümle başlar her şey.

Kimi zaman fark etmeden, kimi zaman bir kalbin tam ortasına dokunarak.

İyilik dediğimiz şey, büyük nutuklar atmadan, büyük paralar harcamadan da olur.

Küçük ama içten bir hareketle başlar.

Ve hiç beklenmedik kapılar açar.

Bu yüzden gülümsemekten vazgeçmeyelim.

Yorulmuş bir kalbe umut, karanlık bir güne ışık olabiliriz sadece tatlı bir sözle, yürekten bir bakışla…

Unutmayalım;

“Kim zerre kadar iyilik yaparsa onu görecektir.”

Ve o iyilik, sadece bir kişiyi değil, bir toplumu değiştirebilir.

Bugün, bu yazıyı okurken bile…

Belki birine gülümsemek gelir içinizden.

Durmayın…

Gülümseyin.

Çünkü gülümsemek bulaşıcıdır.

Ve bazen bir tebessüm, bir ülkenin kaderini bile değiştirebilir.

Victor Hugo “Gülümsemek, karanlık bir eve giren güneş ışığı gibidir.”

Thich Nhat Hanh “Bazen neşe gülümsememizin nedeni değildir; gülümsememiz neşenin kendisidir.”

Charlie Chaplin “Bir gün ağlamadan yaşayabilir misin? Evet. Ama gülümsemeden geçen bir gün boşa geçmiş demektir.”

Leo Buscaglia “Gülümsemek bir eylemdir, iyilikse bir sonuç.”

Dale Carnegie “Yürekten gelen bir gülümseme, insan ilişkilerinde buzları eriten sihirli bir anahtardır.”

Mother Teresa (Azize Teresa) “Her zaman gülümseyin. Gülümsemek sevginin başlangıcıdır.”

Mark Twain “Gülümsemek, iki insan arasındaki en kısa mesafedir.”