1900’lü yıllarda İstanbul'da Üsküdar'da kahve satan ve yapan bilge Yusuf adında bir kahveci varmış… Her yerden insanlar bilge Yusuf’un sohbetini dinlemeye, iki çift nasihatını almaya gelirmiş…
Günlerden bir gün bu kahveye iri yarı bir Osmanlı yeniçerisi gelir... Kahveci bilge Yusuf'a ‘’Herkese benden okkalı bir kahve ikramdır’’ der ve sonra döner bir adamı işaret ederek, ‘’Şu Rum gemi kaptanına kahve yok demiş" kahveci herkese kahve dağıttıktan sonra iki kahve yapıp Rum kaptanın yanına oturur biz de seninle kahve içelim der"
Osmanlı yeniçeri hiddetle "Ben sana o kafire kahve yok demedim mi?" diye çıkışınca "Bu senin değil benim ikramımdır" diyerek cevap vermiş daha sonra Rum kaptanla oturup sohbet etmiş
Aradan 40 yıl geçer. Susam adasında büyük bir isyan çıkar ve o zamanda kahveci Yusuf'ta yeniçeri ocağına kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilir ve günler sonra esir düşer. Rumlar ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda toplayıp satıyorlardı. Kahveci Yusuf ise bir Rum asker tarafından satın alınır, daha sonra arabasına bindirip ısız bir yere götürür, kahveci çok korkmuştur içinden ‘’Şimdi beni burada öldürecek’ ’derken Rum asker, ‘’Korkma sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir Osmanlı yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinemeyip bana kahve ikram eden kahveci bilge Yusuf değil misin?" der. Kahveci dikkatli bakınca Rum kaptanı hatırlar ve kucaklaşırlar. Rum adam, 40 yıl önce kahve ikramını unutmamıştır … Sonra kahvecinin karnını bir güzel doyurur, cebine yol parasını koyar, gemiye bindirip İstanbul’a gönderir.
İşte anlatılana göre "Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" sözü bundan gelmektedir...
Kendinizi çok özel ve önemli hissetmeyi hiç unutmayın. Mutlu, keyifli kahve tadında güzel bir gününüz olsun İnşallah.
Sevgilerimle