Öncelikle anneler gününüzü yürekten kutluyorum; Yeryüzündeki bütün annelere sonsuz sevgiler, saygılarımı sunuyorum... Her anneye sağlıklı, huzurlu, nice uzun ömürler, mutlu yarınlar diliyorum…
Anneler günü nasıl doğdu ona bakalım;
Anneler günü; ilk kez 1907 yılında Anna Maria Reeves Jarvis in girişimiyle kutlandı... Jarvis, annesinin ölüm yıldönümü olan 12 Mayıs ‘ın anneler günü olarak kutlanmasına öncülük etti...
1911 yılında anneler günü kutlanmaya başlandı...
1914 yılında ise Amerika Birleşik Devletleri Başkanı WİLSON resmi bir açıklamayla her yıl mayıs ayının ikinci Pazarının anneler günü olarak açıkladı...
Jarvis 1948 yılında öldüğünde kırktan fazla ülke ANNELER gününü kutluyordu... Hedefine böylece ulaşmış oldu...
Türkiye de anneler günü 1955 Mayıs Ayının ikinci haftasından beri kutlanmaktadır...
Anneyi sözcükler şöyle tanımlıyor; 1.Anlamı çocuğu olan kadın, ana...
2.Anlamı; dince aziz olarak tanınan kimi kadınlara verilen saygı unvanı... Meryem Ana, Fatma Anamız...
...
Annelere verilen değer; şiirler, kutsal ayetler, özdeyişlerle de dile getirilmiştir...
“ANA GİBİ YAR, BAĞDAT GİBİ DİYOR OLMAZ”
“Cennet anaların ayağının altındadır”
Ana Başta Taç imiş, her derde ilaç imiş; bir evlat pir olsa da anaya muhtaç imiş...
Ana vatan, ana yüreği ve daha niceleri...
Ölürken bile yanımızda olmasını istediğimiz tek varlıktır annemiz...
Annemizin yaşamımızdaki yerinin bir savunma anından; ölüm anına kadar her alanda ortaya konulması, ona olan onun sevgisine duyduğumuz bağlılığımızın ifadesidir...
Çünkü yaşama gelirken ilk sığınağımız annemizdir, varlığımız onun eseridir... Sevgisine duyduğumuz gereksinimimiz asla bitmez...
...
Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran; İlk Cumhurbaşkanımız Büyük Atatürk bile; 1938 yılındaki rahatsızlığında; doktorların aciz kaldığı dönemlerde annesinin gönderdiği doğal ilaçlar, sirkeli karışımlarla tedavi olmaya çalışıyordu... Aslında onun ilaçtan öte aradığı anne sevgisinden başka bir şey değildi...
Kurtuluş savaşında cepheye top mermisini sırtında taşıyan,
Tarlasına kocasından önce giden;
Kocasından sonra yatıp; kocasından sonra yatıp, ondan önce kalkarak evin tüm sorunlarını çözen;
Evladı yerine ölebilecek kadar büyük bir yüreğe sahip olan;
Böyle kahraman, fedakâr, cefakâr kadınlarımızın hakları bir günde kutlamakla asla ödeşilemez...
...
Anne deyince benim aklıma geliveren o uçsuz bucaksız erdemler denizi olan annemizin sunduğu erdemlerden bir kaçını saymak istiyorum;
Anne demek; sınırsız sonsuz karşılıksız sevgidir, sonsuz bağışlama, affetme, inanılmaz hoşgörüdür...
Anne demek; evladı uğruna severek ölümü göze almadır...
Anne demek; dünyaya getirdiği çocuğunun yaşı kaç olursa olsun; onun tırnağına taş dokunmasını istemez; evladının kılına zarar geldiğinde yüreği ilk kanayan kişidir...
Anne deme; yüreğinden yürek, kanından kan, canından can, etinden et, yaşam sunduğu evladını sonsuza dek, sınırsızca mutlu olmasını sağlamak için her türlü fedakârlığı yapan kahraman demektir...
...
Bu değer biçilemeyen varlıklarımız olan annelerimizi; yılın 365 günü 24 saat ansak da yine minnet borcumuzu ödeyemeyiz...
Bir söz vardır; bir evlat annesini sırtında taşıyarak hacca götürüp- getirse de hakkını asla ödeyemez...
Doğurganlık, üretkenlik, bolluk, bereket, güzellik, çoğaltmanın yaşatmanın simgesi olan kutsal annelerimize ne kadar çok teşekkür etsek azdır...
...
Anneler gününde, annenize hangi hediyeleri aldınız? Ya da alamadınız? İnanın bana hiçbir hediye almasanız da;
-Anne seni seviyorum, demeniz en büyük armağandır...
Bu konuşmayı yazarken yayına hazırlarken;
1994 yılında yitirdiğim annemin özlemi içimde saplı bir bıçak gibi duruyordu... Unutmayalım; annelerimizin yerine koyabileceğimiz başka hiçbir değer yok... Yaşarken onlara paha biçilemez; en büyük değer; dünyanın en büyük serveti, sahip olduğunuz ve asla vazgeçemeyeceğiniz bir zenginlik olarak görün... Çünkü herkesin sadece bir annesi var; o gittiğinde başka olmayacak...
Anneler gününüz kutlu olsun...
Abdulkadir Kaçar... 2024