MUSTAFA ÖZKE

Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, Türkiye’nin ileriye dönük, uzun soluklu ve kalıcı bir tarım politikası olmadığı için her üründe ithalat yolunu seçtiğini belirterek, “Geçmişte dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye'nin, ithalata yönelmesi utanç vericidir. Üretemezseniz yok olursunuz. Çukurova’nın bereketli topraklarında köylü ve çiftçinin kalkındırılması ancak köklü tarım politikalarıyla olur. Bizim 11 lira olarak belirlediğimiz buğday taban fiyatını siz 9 Lira 25 Kuruş olarak açıklarsanız çiftçiyi yoksulluğa sürüklemiş olursunuz. Hasat dönemine girerken mazot, tohum, tarla kirası, işçilik, elektrik, ilaç, hasat bedeli, biçerdöver parası yani bunların hepsini kalem kalem hesapladık ama iktidar sözümüzü dinlemedi.” dedi.

KASIT GÖRÜYORUZ

Temayüle göre hükümetin en geç Mayıs’ın 20’sine kadar fiyatı açıklaması gerektiğini söyleyen Korkut, “Bu sene buğday taban fiyatını 3 Haziran’da açıkladılar. 1 Lira prim dahil taban fiyatı 9 Lira 25 Kuruş olarak açıkladılar. Bu, çiftçiyi memnun eden bir fiyat değil çünkü biz o dönemki masrafları düşünerek hesap yapıyoruz. Geçen sene mazot 18-19 Lira civarındaydı. Bugün mazot 24 Lira civarında. Taban fiyatın geç bırakılmasında biraz kasıt görüyoruz. Bu da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasından kaynaklandı. Seçimden önce açıklansaydı bu fiyatlar iktidarı negatif yönde etkileyecekti. Açıklamadılar, seçimden sonra açıklama yapıldı. Bu da Adana çiftçisinin mağdur etti.” diye konuştu.  

BUĞDAY STRATEJİK ÜRÜN

Dünyada buğdayın stratejik bir ürün olduğunu açıklayan Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Feyzullah Korkut, şunları söyledi;

“Buğday dediğimiz zaman durup düşünmemiz gerekiyor. Çünkü toplum olarak soframızda ekmek olmazsa ne karnımız doyar ne de gözümüz. Bugün kimin sofrasına giderseniz gidin birçok şeyin buğdaydan yapıldığını görürsünüz. Bu sadece bizim için değil dünya genelinde buğday stratejik bir üründür. İlk buğday hasadı Adana’da başladığı için Ziraat Mühendisleri Odası olarak biz her yıl Mayıs ayının başında çalışmalarımızı yaparız. Buğday taban fiyatını belirleyecek olan hükümete ya da ilgili Bakanlığa bunları sunmak ve erken uyarı sistemini kullanmak için bir maliyet çalışması yaparız. Kasım ayında tohum toprağa düştüğünde notlarımızı almaya başlarız. Bu notları Mayıs ayının ilk haftasına geldiğimizde netleştiririz. Hasat dönemine girerken mazot, tohum, tarla kirası, işçilik, elektrik, ilaç, hasat bedeli, biçerdöver parası yani bunların hepsini kalem kalem hesaplarız. Hazırladığımız raporu hem kendi şubelerimize, genel merkezimize hem de ilgili bakanlığa, tarım kurum ve kuruluşlarına servis ediyoruz. Bu sene yine aynısını yaptık. Maliyet hesaplarımızı oluşturduk yaptığımız hesaplara göre, buğdayın maliyeti yüzde 35 çiftçi karını da üzerine koyduğumuzda 10 Lira 54 Kuruş çıktı. Bunu yuvarlayıp buğday fiyatı 11 Liradan az olmamalı diye ilgili yerlere duyurduk. Ama bizi dinlemediler.” 

RAZIYSAN DÖK KARDEŞİM

Taban fiyatın geç açıklanmasından dolayı parayı aracıların kazandığını vurgulayan Korkut, “Buğday 10 Mayıs’tan itibaren ki yıllara göre 5 gün önce 5 gün sonra olabilir hasat başlıyor. Üretici buğdayını götürüp nereye dökecek? Tüccara gidiyor, o 6 Lira diyor. ‘6 liraya razıysan dök kardeşim’ diyor. Toprak Mahsulleri Ofisine gitse ‘Fiyat yok’ diye almıyor. İmkânları iyiyse lisanslı depoya bırakıyor. Hiç olmazsa tüccara verip çıkıyor işin içinden. Açıklanan fiyat 9 Lira 25 Kuruş. Bu durumda kim kazandı, üretici mi kazandı? Hayır! Aracılar kazandı. Adana üreticisi buna benzer mağduriyetler yaşıyor. Bunun giderilmesi için taban fiyatın tohum toprağa düşmeden açıklanması gerekiyor. Üretici de buna göre buğday ekip ekmeyeceğine karar vermelidir. Bu, piyasadaki arz talep dengesinin oluşması açısından da önemlidir ama bu konuda Tarım Bakanlığı’na ve diğer ilgililere sözümüzü dinletemedik. Bizi duymuyorlar ya kulaklarını tıkıyorlar ya işlerine gelmiyor. Tarım Bakanlığı’na bu talebimizi bir kez daha iletiyoruz.” ifadesini kullandı.

KISIR DÖNGÜNÜN İÇİNDEYİZ

Dövizdeki dalgalanma ve kur farklarının önümüzdeki dönemin girdi maliyetlerini direk etkileyeceğini anlatan Korkut şöyle devam etti:

“Biz tohumu, ilacı, gübreyi büyük oranda dışarıdan ithal ediyoruz. Tarla kiraları buna bağlı olarak artacak. Üretimde kullanılan girdi maliyetlerinin hepsi bu kur farkından etkilenecek. Üretici bu yıl kar edemediyse zaten bunları öz sermayesiyle yapma şansı hiç yok. Krediye düşecek. Yani bir kısır döngünün ve çıkmazın içindeyiz. Sorunlar yumağını aşmanın yolu üreticinin gerçek anlamda yaptığı masrafları bizim yaptığımız gibi hükümetlerin de yapması gerekiyor. Gerçek bir hesaplamadan sonra üreticinin hakkının verilmesi gerekiyor. Bunu yapmadığımız zaman buğday üretimi olmayacak, üretici üretmekten vazgeçecek. Arz talep dengesi bozulduğu için bazı ürünlerin fiyatları alıp başını gidecek, bazıları da para etmeyecek. Çünkü geleceğe dair bir plan program yok. Tarımda ancak üretirseniz var olursunuz yoksa yok olursunuz.”