Kimyasal püskürtme, gökyüzünde süzülen uçaklardan şehirlere yağmur misali serpilen biyolojik silah olabilir mi? Hiçbir şey tesadüf değil! Zihnin uyuşukluğu, afyon yemiş gibi baygın düşünceler, uykuya doymayan güneşler… Hantal bir kurgunun burun kanaması tampon istemez. Ruhunu kaybeden şehirler ve hüzne kucak açan kuşlar… İnsanlıkla arasına betonarme bariyer kuran; merhametle ve nezaketle elektrik yüklü tel bariyerler döşeyen çağın yarım akıllı sanatçısıyım ben!

“Sadakat yoksa yok!” Kısa bir cümle, kısa ve etkili. Televizyonların ikindi kuşağı programlarında sıkça tekrarlanan aklımın almadığı mantıksız bulduğum cümle. Aynı hayat ve tek renk tekrar tekrar yazılır mı bilmem. Bildiğim bir şey var; bir laneti ne kadar çok tekrar edersen gerçekleşme ihtimali daha da yüksektir. Peki, neden hep lanet? Güzeli, iyiyi, doğruyu tekrarlasak olmaz mı? İhanet, çıkmaz sokakların çıbanbaşı. Seri numarandan tanırım seni; üç büyük harf kocaman bir balon! Seni numaracı, söyle bakalım kaç ocağı yerle yeksan ettin, kaç canın aldın son nefesini, kaç masumun kanı var o hırsız ellerinde?

Şiire inanmayan neslin çocukları aşk kumaşının çiçekli slim fit tişörtlerini giyemeyecek yüreklerine. Öyle hissiz bir ruhun çöllerinde terkedilmiş olmak ne acı!

Bariyerleri ortadan kaldırsak ne olur sanki? Çelik kanatları ardına kadar açık olan kapının nasıl olsa hiç gireni olmayacak. Neden biliyor musunuz; çünkü alıştırıldık.

Hindistan’da filleri eğitmek için çok küçük iken zincir ile bir kazığa bağlarlarmış. Bu minik filin zinciri koparabilmesi veya kazığı söküp atabilmesi mümkün değilmiş. Filcik tüm gücü ile defalarca ayaklarına bağlı zincirlerden kurtulmaya çalışır ama ne yazık ki özgürlüğüne kavuşmayı başaramazmış. Yıllar geçtikten sonra fil bebekliğinden sıyrılıp devasa cüssesine kavuştuğunda bağlı olduğu kazığı ve zinciri en küçük hareketiyle parçalayacak güce kavuşurmuş. Ama fil asla böyle bir girişimde bulunmazmış. O artık özgür olmayacağına inanmış, inandırılmış.

Bu noktadan itibaren kırılmayan şey artık filin zinciri değil inancıdır...

Bariyerleri kaldırsan da işe yaramaz. İnanca en büyük zincir vurulmuştur bir kere… Basit ve mumyalanmış turkuaz renkli kesik düşler kuran bir sanatçı oyalanmak için diliyle dişlerini sayacak, hepsi bu!

Sen yine de gaz pedalına basmaya devam et, sert gir viraja, bariyerleri beynine döşemişsin önünde engel yok. Biraz da şerit ihlali yap istersen.