Babasının yanında 11 yaşında çırak olarak başladığı mesleğini, gelişen teknoloji ve değişen alışkanlıklara rağmen bırakmayan Ozan, çarşının 20 metrekarelik dükkânında her gün bakır eşyaları kalaylıyor ve parlatıyor.
Müşteriler tarafından getirilen sini, leğen, tencere, kahve cezvesi ve kazanları önce özel ilaçlarla temizleyen usta, ardından yüksek ateşte geleneksel yöntemle kalaylıyor. Kalaycılığın sabır, dikkat ve el emeği gerektirdiğini vurgulayan Ozan, bakır eşyaların boyutuna göre 300 ile bin lira arasında kalaylama ücreti aldığını söyledi.
Tek kullanımlık ürünlerin yaygınlaşması ve endüstriyel mutfak eşyalarının tercih edilmesiyle mesleğin giderek azaldığını belirten Ozan, şunları aktardı:
“75 senedir bu mesleğin içindeyim. 86 yaşına gireceğim. Kimse evladını bu mesleğe vermiyor, çünkü elin kolun yanık yaralarıyla doluyor. Biz bir defa bu mesleği seçmişiz, sürdürmeye çalışıyoruz. Ömrümüzün son demlerinde kahve köşelerine gitmemek için hâlâ çalışıyoruz. İşçiliği ağır, parası da az olan bir meslek.”
Bakır kaplarda pişen yemeklerin lezzetine değinen Ozan, “Bakırda pişen yemeğin tadı başka olur. Bir kalaylı tasta su için tadına bakın, bir bakır tavada kazan kebabı pişirin görün tadını. Çelikte yemek suyunu çekmez, bakır öyle değil. Devlet babanın bize yardım etmesi lazım” dedi.
Kalay ustası Mustafa Ozan’ın komşusu Mehmet Faruk Yolcu da, “Mustafa amca yaşlı ve bu işi yapan sadece o kaldı. Kalay mesleğini yapan başka kimse kalmadı. Biz de bazen bakır eşyalarımızı getirip kalay yaptırıyoruz. Çırak da yetişmiyor” ifadelerini kullandı.





