Dr. Tibilli, son yıllarda hem Türkiye’de hem de dünyada kalp krizi vakalarının artış gösterdiğini belirterek, kalp sağlığının yalnızca bedensel değil, ruhsal faktörlerle de yakından ilişkili olduğunu vurguladı. “Kalp, yalnızca duygularımızı etkileyen bir organ değil; aynı zamanda duygularımızdan da doğrudan etkilenen bir organdır. Kaygı ve stres düzeyi yükseldiğinde kalbimiz hızla çarpar, ritim bozulur. Tersi durumda, kalp ritmindeki bozukluklar da anksiyeteyi artırır. Bu nedenle ruh sağlığıyla beden sağlığı birbirinden ayrı düşünülemez” dedi.
Kalp krizlerinde artışın nedenleri
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalp hastalıklarının en yaygın ölüm nedenlerinden biri olduğunu hatırlatan Dr. Tibilli, “Bu artış modern yaşamın getirdiği değişikliklerle doğrudan ilişkili. Sanayileşme, hareketsiz yaşam, kötü beslenme alışkanlıkları ve stres kalp sağlığımızı ciddi şekilde tehdit ediyor. Sedanter yaşam tarzı, egzersiz eksikliği ve yüksek kalorili beslenme kalp krizi riskini artırıyor” diye konuştu.
Risk faktörlerini “değiştirilemeyen” ve “değiştirilebilir” olarak ikiye ayıran Tibilli, “Değiştirilemeyen risk faktörleri arasında yaş ve genetik yapı yer alır. Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaş üstü bireyler risk grubuna girer. Ailesinde genç yaşta kalp hastalığı öyküsü olanlar da bu gruptadır. Ancak sigara içmek, yüksek tansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi kalp krizi riskini belirgin biçimde artıran değiştirilebilir risk faktörleri üzerinde özellikle durulmalıdır. Sigaranın bırakılmasıyla risk bir yıl içinde yüzde 50 azalıyor, iki yıl sonra ise içmeyenlerle aynı seviyeye iniyor” ifadelerini kullandı.
Belirtiler ve ilk müdahale hayat kurtarıyor
Kalp krizlerinin en yaygın nedeninin koroner arter hastalığı olduğunu belirten Dr. Tibilli, “Ailesinde kalp hastalığı bulunan, özellikle diyabet geçmişi olan ve 10 yılı aşan şeker hastaları, kalp damarlarında tıkanıklık varmış gibi değerlendirilmelidir” dedi.
Uyarı sinyallerinin dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Tibilli, “Göğüs ortasında baskı, yanma veya sıkışma tarzında ağrılar, sırta veya kola yayılabilir. Bu ağrılar bazen mide ağrısı ile karıştırılır. Göbek deliği ile çene arasındaki bölgede oluşan ağrılar uyarıcıdır. Bu tür şikayetlerde vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir. Ağrı 15 dakikadan uzun sürüyorsa artık akut koroner sendromdan söz ederiz. Bu durumda hasta istirahat ettirilmeli, 112 acil yardım çağrılmalı, hasta sakin bir ortamda tutulmalıdır. Aspirin varsa, 300 mg çiğnemesi önerilebilir. Zaman faktörü hayati önem taşır. Kalp krizinde her 30 dakikalık gecikme, ölüm riskini yüzde 8 oranında artırır. En önemli kriter zamandır; en yakın sağlık kuruluşuna bir an önce ulaşmak gerekir” diye bilgi verdi.
Egzersiz ve doğru beslenme kalbi koruyor
Kalp sağlığını korumada egzersiz ve beslenmenin önemine değinen Tibilli, “Amerikan Kalp Birliği ve Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin önerdiği şekilde haftada en az 150 dakika, idealde 200 dakikalık tempolu yürüyüş, aerobik egzersizler, yüzme ve bisiklet en güvenli ve etkili yöntemlerdir. Ağırlık kaldırma gibi yüksek yoğunluklu egzersizler haftada iki-üç günü geçmemeli. Doymuş yağ ve trans yağ asitlerinden fakir, sebze, meyve ve lifli gıdalardan zengin bir beslenme modeli kalp dostudur. Tuz miktarı günde 6 gramı, yani bir çay kaşığını geçmemelidir. Unutmamak gerekir ki tüm besinlerde az da olsa doğal tuz bulunur. Özellikle salça gibi hazır ürünler gizli tuz kaynaklarıdır. Karbonhidrat, protein ve yağ dengesine dikkat edilmelidir. Beslenmede karbonhidrat oranı yüzde 50-60, protein yüzde 15, yağ yüzde 25-35 olmalı. Trans yağlardan, yani margarinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Kolesterol alımı günlük 200 miligram olmalıdır. Zeytinyağı kolesterolü düşürmez ama nötral etkidedir, yani yükseltmez. Bu nedenle tercih edilmelidir. Haftada iki kez balık tüketmek kalp sağlığını korur. Balıktaki omega-3 yağ asitleri trigliserit düzeylerini düşürür, pıhtılaşmayı azaltır ve ani kalp ölümü riskini azaltır” dedi.
Hastalanmadan önce önlem alınmalı
Dr. Tibilli, kalp krizlerinin büyük oranda önlenebilir bir hastalık olduğunu hatırlatarak, “Hastalandıktan sonra değil, sağlıklıyken önlem almak gerekir. Kalp krizinin neden olduğu ölümlerin büyük bir kısmı alınacak basit önlemlerle engellenebilir. Sigara bırakmak, egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve düzenli kontrolleri ihmal etmemek yaşam kalitesini artırır” diyerek sözlerini tamamladı.




